top of page
Ara
  • KTEF

KÜRESEL TOPLUMUN NEDEN YENİ BİR İDEOLOJİYE İHTİYACI VAR?


‘’Paranın sebep olduğu insanlığın tüm sorunlarına çözüm olacak bir ideoloji, yeni bir ekonomik model ve adil bir para sistemi üzerinde araştırıyor, çalışıyor ve düşünüyoruz. Küresel toplumdan aldığımız fikirlerle oluşacak, kapitalizme ve diğer tüm ideolojilere alternatif olacak Zolarizmi, dünya ve devlet liderleri ile küresel topluma sunmak misyonumuzdur. 

Büyümeye ve tüketime dayalı ekonomi;  borca ve sömürüye dayalı para sistemi değişmelidir. 


İnsanlık tarihinin para üzerine kurulmuş ve en gelişmiş son medeniyeti küresel olarak çökmek üzeredir. 

Birey olarak insanın, toplumların, şehirlerin, devletlerin, doğanın ve dünyanın tüm sorunlarının kökeni, paranın yanlı yaratılması, yanlış kullanılması, haksız kazanılması ve adaletsiz paylaşılmasıdır. 

 

Para ile kurulan medeniyet, paranın yozlaşması ile çöküş tehdidi altındadır.

Para sosyal bir olgudur ve sosyal olaylara sebep olması çok doğaldır. Doğal olmayan, insan aklıyla icat edilmiş kuramsal bir kavram olan paranın medeniyeti, doğayı, dünyayı ve insanlığı nasıl bu hale getirebilmiş olmasıdır.

İnsanlık, 21.yüzyıla gelindiğinde, kendi aklıyla icat ettiği paranın kölesi olmuştur.’’


                                                                                                      KTEF Düşünce Kulübü



1 TOPLUMSAL PARA BİLİNCİ OLUŞMAMIŞTIR



“Halkın bankacılık ve para sistemimizi anlamaması yeterince iyi, çünkü anlasalar yarın sabahtan önce bir devrim olacağına inanıyorum.”

Henry Ford




Günümüz modern medeniyetinde, parasız hayat sürdürülemezken, birçok insan, paranın felsefesini tam olarak bilmez. 


Temel insan ihtiyaçlarını karşılamadan, bir bireyin ikincil ihtiyaçları, istekleri veya lüks ihtiyaçları için parayı kullanması, bireyin tasarrufundadır ve bunun sonuçları ile birey topluma bir yük olmadığı sürece, makul karşılanabilir.


Ancak toplum davranışlarında, yönetimlerde ve paranın kötü niyetle ve taraflı kullanıldığını bilmemesi, bireyin bireysel olarak neden geçim sıkıntısı çektiğinin farkına varamamakta, toplumsal sorunların kaynağını anlayamamakta ve toplumsal olayları sorgulayamamaktadır. Birçok insan para ile bireysel hak ve hürriyetlerinin ihlal edildiğinin ve çok yakın bir gelecekte küresel boyutta ihlal edileceğinin, küresel kaos ve kargaşaya sebep olacağının farkında değildir.



Para kavramını tam olarak bilmeyen halklar, siyasetçiden adil bir para politikası izlemesini isteyemez. Para bilincinin oluşmaması sonucu ve duyarsız kalınan yanlışlıklar, sadece bireysel, bölgesel, ulusal değil, küresel boyutta toplumsal ve çevresel sorunlara neden olmaktadır.


Para, insan ihtiyaçlarının karşılanması için bir araç iken, toplumdaki ideoloji sahibi bireyler ve devletler, şirketler, bankalar, diğer kurum ve kuruluşlar, yasal ve yasadışı örgütler gibi birçok insan dışı unsurlar parayı farklı amaçlarda ve toplumları yönetmek ve yönlendirmek için kullanabilmektedir.


Öte yandan paranın toplumsal fayda sağlamadan, üretime katılmadan yasal olarak çok para kazanılabiliyor olması, zenginlik dağılımındaki adaletsizliklere yol açmakta, nasıl kazanıldığı ve nasıl yaratıldığı bilinmeyen paranın sermaye olarak kullanılması, sorunlara sebep olan unsurların başında gelmektedir.



Dünya üretiminin üçte ikisi küresel şirketler tarafından yapılmaktadır ve en büyük 43,000 küresel şirket, görünmez bir el tarafından yönetilmektedir.

Dünyadaki tüm merkez bankaları anonim şirkettir ve BIS denilen bir kuruluşa bağlıdır. Özel bankalar dünya piyasasınındaki paranın çok büyük bir bölümünü yaratmaktadır. Hepsi sözde serbest piyasa denilen görünmez bir el tarafından yönetilmektedir. 


Para bir güç olarak kullanılıp, bireye bir iş yaptırmada bir motivasyon aracı olarak kullanıldığında kötülüklerin kökeni haline dönüşebilmektedir.

Piyasalardaki para miktarının kontrol edilmesi, toplum yönetimi için paranın, toplum adına başkalarından borç alınması, paranın bir sömürü aracı haline dönüşmesine ve yaşamak için bireylerin paranın peşinde koşmasına sebep olduğu gibi, yapılan uygulamaların etik, hukuki ve en önemlisi adaletli olmadığı görülmektedir.


2 PARANIN KULLANILMASINDAKİ YANLIŞLIKLAR



Para, sevginin ifadesi olarak bir çiçek almaktan yada bir bayram harçlığından, bir güç ve hükmetme aracı olarak veya savaş ve teröre kadar her işte ve amaçla kullanılmaktadır. 


İnsan ihtiyaçlarının karşılanması için bir araç olarak düşünülmüş para, günümüzde,hediye, sevginin ifadesi, ödül, bir motivasyon aracı, toplumda saygınlık ölçüsü, başarının ölçüsü, iyi yada kötü bir işi yaptırmak için, rüşvet, terör, askerlik, silah üretimi ve yeni silah teknolojileri araştırma ve geliştirme için, paradan daha çok para kazanmak için, kolay para kazanmak ve zenginliği artırmak için, başkalarını çalıştırıp kendine çıkar elde etmek için, devlet yönetimlerinde, ideoloji ve dinlerin yayılması için, siyasi amaçlarla ve hatta tek dünya devleti kurmak amacıyla kullanılmaktadır.


Para, adaletli ve doğru kullanıldığında birleştirme aracı, aksi durumda, toplumu yozlaştırma, kölelik ve çöküş aracıdır.


Para, siyaseti, siyasetçiyi yozlaştırırken vatandaşın devlete olan saygısını da yok etmekte, toplumun beraber yaşama arzu ve isteğini ortadan kaldırmaktadır.


Bununla birlikte, toplumsal değerlerin yok olmasına, bireylerin ve özellikle yeni neslin geleceğe güvenle bakamamasına da sebep olmaktadır.


Paranın ideolojiler için kullanılması her türlü toplumsal karışıklığa ve kavgalara sebep olmaktadır. Silah satın alabilen para, dünyaya her zaman savaş ve acı getirmiştir.



3 PARANIN KAZANILMASINDAKİ YANLIŞLIKLAR


Finans sektörü başlı başına aldatma ve hile zihniyeti üzerine kuruludur.


Günümüzde para, borç vererek faiz yolu ile, döviz alım satımından komisyon yolu ile, kredi kartı komisyonları ve para gönderme komisyonları ile, sermaye yaratma yolu ile, hisse senedi alım satımı, devlet tahvili alım satımı, kripto para alım satımı, kiralama ve leasing, sigortacılık, ve diğer komisyonculuk ve brokerlık yolu gibi birçok yoldan kazanılabilmektedir.


Dünyadaki tüm finans sistemi bir grup tarafından kurulmuştur.


Toplumun büyük bir kesimi, topluma yararlı işler yaparak para kazanırken, hiçbir toplumsal fayda sağlamadan, kumar mantığı ile yukarıda sayılan para kazanma yöntemleri ile para kazanılması ne adalet yönünden ne de etik yönünden rasyonel görülemez.


3.1 TEFECİLİK


Tefecilik, borç vereni haksız yere zenginleştirdiği düşünülen kredi verme uygulamasıdır. ALINTIDIR WİKİPEDİA


Tefeciliği ilk kınayan Musa peygamberdir ve tefecilik bütün ibrani dinlerde yasaktır.ALINTIDIR WİKİPEDİA



Dünyanın neredeyse yarısı ibrani dinlerin mensubu olup da, tüm dünyadaki devletler nasıl olur da vatandaşları adına faizle borç alabiliyor ve faizle para kazanmaya müsaade edebiliyor sorgulanmalıdır.


Dini liderler dünyanın bu durumuna itiraz edememektedirler. İlginç bir şekilde kendini koruyacak kadar faiz almak veya kendi dinine mensup olmayanlara borç vererek faiz almak bazı dini liderler tarafından öğütlenmektedir ve aynı zamanda birçok ibrani din mensubu tarafından Mehdi veya Mesih'in gelmesini beklemektedir. Dinin gereği olarak önce faizle savaşılmalıdır. Dinin gereği budur. 

Devletler kimlerden borç alıyor ise bu grupla faiz alacakları müstesna, ana para ödemesi için anlaşma yapılmalıdır. Son kitaptaki hüküm budur.


Faiz insanlık tarihinde hiçbir zaman etik kabul edilmemiştir.



3.2 KRİPTO DİGİTAL PARALAR


Nasıl yaratıldığı amacı ve nitelikleri bilinmeyen paradan bireyler ve toplumlar uzak durmalıdır.

Sahipsiz, kontrolsüz ve merkeziyetsiz paranın, bireysel olarak kullanılmasının en ideal para kavramı olduğu doğru olmakla birlikte, mevcut kripto paraların arka perdesinde bu paraları yaratan bir irade olduğu şüphesi bulunmaktadır. 

Paranın insan aklı ile icat edilmiş bir kuramsal kavram olduğu ve dijital bir para sistemi için donanım ve yazılım gerektirdiği, bu altyapının bir maliyeti olduğu düşünülürse bu sistemin sahibinin olmaması bir hile ve aldatma olabileceği fikrini oluşturmaktadır. Kaldı ki, Amerikan patent dairesinde blockchain ve kripto para birimleri ile ilgili onlarca patent bulunmaktadır. 


Bu patentlerin kullanım hakları için bir insanin bir ücret ödemeden kullanılması mümkün değildir. Bu sistemin kurulması için bir sermaye harcanması gerekmektedir ve  bu sistemin kar amacı gütmeden insanlık yararına yapılmadığı da ortadadır. 


Dünyadaki bütün paraların bir sahibi varken dijital paraların sahibinin olmaması şüpheleri daha da artırmaktadır.


Öte yandan, yaratılış amacı sadece alım satımdan para kazanmak olan niteliksiz bir paranın topluma kumar oynatmaktan başka hiçbir faydası olmaz.


Yaklaşık 2600 yıllık paranın tarihinde paranın olduğu her yerde mutlaka bir silahlı güç olmuştur. Bir kumarhanede bile siyah takım elbiseli koruma ordusu vardır. Kripto paraların arkasında hangi gücün olduğu sorgulanmalıdır.



Bu paraların bazı küresel şirketler tarafından kabul edilmesiyle ilgi çeker hale getirilmiş ve kripto paralarla küresel şirketler arasında bir bağlantının olabileceği şüphesini daha da artırmıştır. Çünkü mevcut bankalar ve küresel şirketlerle devletler, paydaş kapitalizm fikriyle çatışma halindedir.


Bir ülkede devletin resmi parasından başka paranın kullanılması, vergi kaçakçılığına yol açabileceği, kara para transferine imkan verebileceği, bunun için devletin gerekli önlemleri almasının ayrıca bir yük getireceği ve devletin gücünün ve hakimiyetinin sembolü olan paranın kullanılmaması ile itibarının sarsılalabileceği unutulmamalıdır. Para bir devletin itibarı, hürriyet ve egemenliğinin sembolüdür. Bu yüzden dünyadaki kağıt paraların neredeyse tamamının üzerinde devlet kurucu liderinin resmi bulunmaktadır.


Kripto paralar piyasadaki para miktarını artırır. Bunu anlayabilmek için bir ülkedeki banka miktarının bir anda iki katına çıkması halinde bunun nelere sebep olacağını düşünmek gerekir.


Devletler büyük çapta kullanılmadığı için şimdilik dijital paraları kendilerine birer tehdit görmemekte ve zaten kendileri de bir arayış içindedir.


4 PARANIN YARATILMASINDAKİ YANLIŞLIKLAR


4.1 DEVLET SİSTEMLERİNDE PARANIN YOZLAŞMASI

"Bankacılık kuruluşlarının sürekli ordulardan daha tehlikeli olduğuna ve gelecek kuşaklar tarafından ödenecek borç adı altında parayı harcama ilkesinin, büyük ölçekte geleceği dolandırmaktan başka bir şey olmadığına içtenlikle inanıyorum."

Thomas Jefferson, Amerika Birleşik Devletleri'nin 3. Başkanı, 1801-1809


Birçok insan paranın hala devletler tarafından yaratıldığını ve kontrol edildiğini sanır.

Sanılanın aksine, devletler kendi paralarını kendileri yaratmazlar, parayı birer anonim şirket olan Merkez Bankalarından vatandaşları adına borç alırlar.  

Borç modern köleliktir ve bir başkası adına borç almak, teknik olarak, başta anayasalar olmak üzere, hukuk ve etik kurallarına aykırıdır. Bir hukuk kuralının bireysel yapıldığında suç, hükümetler tarafından yapıldığında yasal sayılması normal değildir. Bireysel yapıldığında bu suç dolandırıcılık niteliği taşımaktadır.



Ortaçağ Avrupasından kalma bir uygulama olan senyoraj, özetle para yaratılması ve toplumun parayı kullanmasından senyor yani derebeylerin kazanç elde etmesi anlamına gelir. Modern ekonomik sistemlerde, teknik olarak bu hak sadece merkez bankasınındır. ALINTIDIR WIKIPEDIA


Senyoraj hakkı anonim şirketin hissedarlarının değil, halkın hakkı olmalıdır.


Dünyadaki merkez bankalarının İsviçre'de bulunan  BIS, Bank for international settlements yani uluslararası ödemeler bankası denilen bir kuruluşa bağlı olması ve hükümetlerin parayı zenginler sınıfına ait üçüncü şahıslara ait olan bu özel bankalardan borç alması akıl almaz bir yapılanmadır.


Başkası adına borç almak adalet karşısında suçtur. Ne yazık ki, dolandırıcılık dünya çapında yapılmaktadır. 



Para bir devletin, gücünün ve hakimiyetinin sembolüdür. Devletler tüm dünyada ekonomik güçlerini yitirmiş, para hakimiyetini kaybetmiştir. 

Borcun alacaklısı olan, dünyadaki altın ve gümüşü, bankacılık sistemini, merkez bankalarını ve kritik üretim sistemlerini küresel şirketlerle elinde bulunduran, bayrağı olmayan ama çok parası olan bir grup azınlık, bu şartlarda tek dünya devletini kurmak istemektedir. Onların bayrakları paralarıdır.


Güçlü devlet, parayı borç almaz, kendisi yaratır. Dünyadaki bir grup azınlık, insanlığın efendisi haline gelmiştir. 

 

Buna halkların karşı çıkmaması, paranın ne şekilde ve kimler tarafından yaratıldığının bilinmemesinden kaynaklanmaktadır. Hükümetler onlarca yıldır merkez bankalarının kendilerine ait bir kuruluş olmadığını halklarından gizlemişlerdir. 


Dünyadaki tüm halklar para kavramı konusunda cahil bırakılmış ve bu sayede paranın kölesi haline gelmiştir. 


Ekonominin içinde “borç” ve “enflasyon” kavramı olmak zorunda değildir. Borca dayalı para sistemi ve enflasyon bir kader değil, hükümetlerin tercihidir. Hükûmetler parayı tefecilerden borç almak zorunda değildir. Toplum, refah yaşam hedefi ile bir araya gelir. Hiçbir hükümet enflasyonla, yüksek vergilerle ya da borç alarak refaha ulaşamaz, fakirliğe ve köleliğe ulaşır.


Para sistemi ve üretim araçları sahiplenilerek devletler üstü bir yapı oluşması demokraside halkın üstünlüğü ilkesine aykırıdır.


Şirketlerin kendi ödeme sistemini yaratması ve bunun için devletlerden izin alabilmesi digital paraların, devlete ait olması gereken para hakimiyetinin tamamıyla küresel ve büyük ölçekli şirketlere teslim edildiği sonucunu ortaya koymaktadır.

Böylelikle devletin parası itibarsız hale gelmekte ve hiperenflasyon için zemin hazırlanmaktadır.

Fiat para biriminde paranın değeri yoktur ama ekonominin hala bir değer teorisi ile işlediği iddia edilmektedir. Ekonominin prensipleri dünya savaşlarında kendi parasını kullandırmak isteyen devlet ve yandaşlarına hükümet danışmanlığı yapan ekonomistler tarafından yazılmış ve bu ekonomistler, Nobel ödülleri ile ödüllendirilmişlerdir.

Halbuki her sosyal bilimde olduğu gibi, ekonomik kurallar ve prensipler, toplumun ahlaki değerlerine  ve evrensel etik kuralları ile oluşmalıdır. Yanlışlıklarla dolu ekonomik prensiplerin, hem dünyada hem de ülkemizde kabul görüyor olması ayrı bir tartışma konusudur. 

Dünyadaki tüm para birimleri gerçek değeri olan sıfıra dönecektır ve dünyadaki hiçbir devlet borçlarını ödeyemeyecektir. Tüm devletleri çok büyük bir ekonomik kriz ve hiperenflasyon beklemektedir.


4.2 SAVAŞLAR 

"Fiat para birimi her zaman, er ya da geç, gerçek değerine, yani sıfıra döner."

―Voltaire 1694-1778



2600 Yıllık paranın tarihi incelendiğinde A dan Z ye tüm fiat paral birimlerinin hiperenflasyonla battığı görülmektedir. Bunun, devletlere danışmanlık yapan ekonomistler tarafından bilinmemesi mümkün değildir. Bu bilindiği halde hükümetlerin fiat parasını seçmeleri yüzyıllardır halklara yapılan bir zulümdür.


Fiat para biriminin sonuna gelinmiştir, bir doların günümüzdeki değerinin 3-2 cent civarında olduğu tahmin edilmektedir ve dünyadaki kutuplaşmalar 3. Dünya savaşı riskini artırmaktadır. Devletler buna hazırlık yapmaktadır.


Buradaki esas sorun, dünyadaki tüm hükümetlerin fiat para birimi kullanıyor olmalarıdır. 

İnsanlığa ait olması gereken para ile insanlık birbirine düşürülmektedir. Tarihte olduğu gibi, insanlık bir kez daha para ile ve para için birbiriyle savaşacaktır.


Dünya bankacılık sistemine ve kritik üretim araçlarına sahiplenen bir grup azınlık, devletlerin para sistemlerine,siyasete ve  politikalarına, özetle devlet işlerine karışmakta kendi ideolojilerini kabul etmeyen fikir ve devlet  adamlarının ülkelerinde karışıklık ve savaşlar çıkarmaktadır.

Son iki dünya savaşı, bölgesel savaşlar, terör olayları, ülkelerdeki halk ayaklanmaları ve ihtilaller, devlet başkanlarının suikaste uğraması ve dünyadaki birçok sorunun ana kaynağı bu grup ve onların yandaşları olan ulusal yada küresel yapılanmalar ve siyasetçileridir.

Bunlar bütün dünyada ulusların içine sinsi bir şekilde sızmışlardır. 

Bunların kim olduklarını, birçok araştırmacı ve yazar eserlerinde deşifre etmiştir.

Savaşların, bireylere ve toplumlara hiçbir faydası yoktur. Birey yönünden sebebi her zaman belirsiz, amacı anlamsız ve sonucu kederdir.


Savaşların gerçek amacı” para” ve “para ile hükmetme” mücadelesidir. 


Tarih boyunca hükümdarlar, diğer hükümdarın altınlarını ele geçirerek yenik düşen ülkeyi vergiye bağlayıp egemenlik topraklarını genişletmek için savaşmışlardır. Tarih kitaplarında sebepler biraz dolaylı anlatılmıştır. 


Modern medeniyette para, silah ve savaş satın alamaz.



4.3 BANKACILIK SİSTEMİNDEKİ YOZLAŞMALAR

“Halkın bankacılık ve para sistemimizi anlamaması yeterince iyi, çünkü anlasalar yarın sabahtan önce bir devrim olacağına inanıyorum.”―Henry Ford



Dünyadaki tüm özel bankacılık ve para sistemi, ahlaksızlık, adaletsizlik, hile ve dolandırıcılık zihniyeti üzerine kuruludur.

İnsanlar paranın peşinde koşmak zorundayken, bankalara verilen imtiyazları, özel bankaların aslında para yarattığını ve para sistemini kontrol edildiğini bilmez. 


Tüm dünyada, piyasalarda dolaşan paranın yaklaşık yüzde doksan yedisi, özel bankalar tarafından borç verilmek suretiyle yaratılmaktadır.

Daha da kötüsü, bankalar kendilerine ait parayı borç vermezler, borç isteyen için parayı yaratırlar.

Kendilerine ait paranın on katı, bazen daha da fazlası miktarda parayı borç verebilmesi anlamına gelen kısmi rezerv bankacılık sistemi, sahte para basmakla eşdeğerdir, kalpazanlıktır ve hukukta çok ciddi bir suçtur. 


Bununla birlikte, TCK 241. Maddesi uyarınca faizle borç vermek yasaktır. Birey olarak uyuşturucu satmak yasaksa, şirket kurarak bu suçu işlemek yasal olamaz. Bu kanuna göre bir kişi, bir banka kurup bir başkasına borç verip faiz alamaz.


Kendisine ait olmayan parayı bir bankanın borç vermesi, Kendisine ait olmayan bir mali başkasına kiralamasına benzer. Hesap açılırken sayfalarca küçük yazıların okunmadan imza atılmasının istenmesinin sebebi budur.


Yoktan yaratılan parayı toplumlara, halklara ve devletlere borç olarak vermesi, birinin hayali bir ürünü bireylere satmasına benzer. Geçmiş zamanlarda ay toprağı satmak gibi uygulamalara teşebbüs edilmiştir. Günümüzde aynı işlem metaverse ile yapılmaktadır.


Kar amacı için kurulmuş ticari bir işletme olan bankanın yoktan para yaratmak gibi bir görevi, yetki ve sorumluluğu olamaz. Devlet gücünü halktan alır. Anayasal olarak bankanın para yaratması, halkın, devlete verdiği görev ve yetkinin devridir.


Bununla birlikte, bir kumbaraya 10 lira konulduysa, bir süre sonra bu kumbaradan 11 lira çıkmaz.


Piyasalar da bir kumbara gibidir.

Borç olarak piyasaya sürülen miktardan daha fazlası piyasada bulunamaz. Halbuki bankaların, yasal bir hak olarak verilmiş faiz alacakları vardır. 

Merkez bankalarının piyasaya baz para olarak sürdüğü para, piyasadaki paranın sadece yüzde üç-beşi civarındadır.


Bankalar herhangi bir sebeple piyasaya para sürmeyi yani borç vermeyi kestiklerinde, piyasadaki para miktarı azalmaya başlar çünkü borçlular bankaya aylık veya vadeli ödemelerini yapmaya devam etmektedirler. Sonuçta, vadesi bitmemiş borçların ödeme sözü yerine getirilemez. Piyasadaki para miktarı ödemeye yetmez. Piyasadaki panik paranın dolaşımını engeller çünkü hiç kimse para harcamaz. İşsizlik artar, üretim yavaşlar. Piyasada paranın döngüsü ortadan kalkar. Likidite sorunu olan şirketler batar.


Bu durumda bankalar yasal hale gelmiş ipotek işlemini uygulamaya başlarlar.

Toplumun büyük bir kesimi, bu yüzden her on yıldan az bir aralıklarla çıkan ekonomik krizler sonucunda evlerini, şirketlerini, menkullerini özetle gerçek değeri olan varlıklarını, değeri olmayan para yüzünden kaybederler. Bu yüzden birçok aile yıkılmış, bircok intihar ve cinnet vakaları yaşanmıştır.

Anayasal suçlar kısmı bir tarafa, bu siyasetçilerin halklarına zulmüdür.


Bu işlerin hükümetlere danışmanlık yapan yüzlerce ekonomist tarafından bilinmemesi mümkün değildir. Bütün bunları bile bile halklarına zulmeden siyasetçiler her zaman halka hizmet ettiklerini iddia etmişler, cahil bırakılmış halklar da siyasetçilerine saygı duymuştur.


Araştırıldığı kadarıyla, kısmi rezerv bankacılık uygulaması ile ilgili dünyada hiçbir devletin hiçbir kanunu bulunmamaktadır. Bulunsa bile hukukta nitelikli dolandırıcılık, sahtekarlık, vs gibi ilgili kanunları ile adalet ihlal edilmektedir.


 Bununla birlikte yetkinin ve gücün devri ve anayasal kurallar altında birçok hukuki kural da ihlal edilmektedir. Hiçbir toplumda bu yolla para yaratma, kolay ve çok para kazanma imtiyazı hiçbir gruba verilemez. 


Bankaların bu imtiyazı anayasaların eşitlik ilkesine aykırıdır. Bir toplumda bir grubun para yaratarak para kazanması diğer insanların çalışarak ve bir iş, bir değer üreterek para kazanması adil ve hakkaniyetli görülmez ve anayasaların eşitlik ilkesine aykırıdır.


Halk sinsi bir şekilde dolandırılmaktadır. Bu hukukun sahtekarlık yoluyla ihlalidir.

Bu uygulama tüm dünyada yapılmaktadır ve bu yoldan, bir grup, tüm dünyada paranın ve sermayenin kontrolünü ele geçirmiştir.


4.4 SERMAYE YARATMA


Küçük ölçekli işletme kurmak için insanlar ihtiyaçlarından tasarruf ederek sermaye yaratmaya çalısırken, siyasetçilere yakınlığı ile tanınan bir gruba yüksek enflasyonda düşük faizli ve uzun vadeli geri ödemesiz krediler verilmiştir.


Bunun yanı sıra sermaye daha farklı yollardan da yaratılabilir. Mesela, büyük şirket sahipleri yaptıkları işlerin yanında finans sektörüne de girerler ve özellikle banka kurarlar. Bu kendilerine para yaratma gücü verir.

Sermaye yaratılması ve yeni yatırımlar için gereken fon, borç olarak kendi bankalarından alınır ve kendi menfaatleri için kendi bankalarında para yaratılır.


Bu düzene müsade edilmesinin zimmetine para geçirmek suçuna izin verilmesinden bir  farkı yoktur.


4.5 KREDİ KARTI YOLUYLA PARA YARATMA


Kredi kartı faiz oranları yüzde 8-12 civarındadır. Bu oran bir devletin vergi toplamak için KDV olarak uyguladığı miktara eşit ya da yakındır. Bu, bankaların devlet kadar güçlü olduğu anlamına gelir.Belki de bankalar kredi kartı komisyonları ile KDV den daha fazla para kazanmaktadır çünkü kredi kartı borcunu ödemeyenden bileşik faizle para alınmaktadır.


Alınan komisyonlarla halkın para kullanma maliyeti artar.

Bankalar kredi kartı komisyonlarıyla piyasadan çok büyük miktarda para çeker. 

Bunun için piyasanın daha fazla borçlanması gerekir.

Daha fazla borç, insanların daha fazla çalışmak yani köle olması demektir. 




4.6 EKONOMİK KRİZLER NEDEN ÇIKIYOR?



Ekonomik krizler yaklaşık her on yılda bir meydana gelir, çünkü birçok iktisatçı bunun kısa ve uzun vadeli borç döngüleri, faiz oranlarındaki değişiklikler ve piyasa üzerindeki dramatik etkilerle ilgili olduğuna inanır. Dramatik etkilerle ifade edilmek istenen, borcunu ödeyemeyen birey ya da şirketlerin tüm mal varlığını kaybetmesi demektir. 


Ekonomik sistem bir kumarhane değildir ve hiçbir aklın ekonomiyi bu hâle getirmeye hakkı olamaz. Toplumsal fakirlik bir kader değildir. Hükümetlerin yanlış seçimlerinin bir sonucudur. 


Fakirliğin sonunda açlık ve yokluk, ekonomik savaşlar ve ardından gerçek savaşlar gelir.


EKONOMİK KRİZLERİN SONUÇLARI: BÜYÜK BUHRAN (ALINTIDIR WİKİPEDİA)

1929-1939 Amerikan Ekonomik Krizi (6)

Nobel ödüllü ekonomist Milton Friedman şöyle diyor:

“Federal Rezerv (ABD Merkez Bankası), 1929'dan 1933'e kadar dolaşımdaki para miktarını üçte bir oranında daraltarak Büyük Buhrana kesinlikle neden oldu.”


Rakamlarla Gerçekler 

ABD'de ekonomik depresyonun etkileri: 

1930 ABD Nüfus Sayımı, ABD nüfusunu 122.775.046 olarak belirledi. Nüfusun yaklaşık %40'ı 20 yaşın altındaydı. 

13 milyon kişi işsiz kaldı. 1932'de, 34 milyon insan, düzenli, tam zamanlı ücretli çalışanı olmayan ailelere mensuptu. 

1929 ve 1932 yılları arasında sanayi üretimi yaklaşık %45 oranında düştü.

1929 ve 1932 yılları arasında ev yapımı %80 oranında düştü.

1920’lerde, ABD'deki bankacılık sistemi, GSYİH'nin yaklaşık %50'si olan yaklaşık 50 milyar dolardı. 

1929'dan 1932'ye kadar yaklaşık 5.000 banka iflas etti.

1933'e gelindiğinde, 25.000 ABD bankasının 11.000'i batmıştı. 

1929 ve 1933 arasında ABD GSYİH'si %30 civarında düştü; borsa değerinin neredeyse %90’ını kaybetti. 

1929'da işsizlik oranı ortalama %3 idi. 

Cleveland'da işsizlik oranı %50 ye, Toledo, Ohio'da, %80'e yükseldi. 

New York'taki bir Sovyet ticaret şirketi, Sovyetler Birliği'nde iş arayan Amerikalılardan günde ortalama 350 başvuru aldı. 

1930 ve 1934 yılları arasında bir milyondan fazla aile çiftliklerini kaybetti. 

Kurumsal karlar 1929'da 10 milyar dolardan 1932'de 1 milyar dolara düştü. 

1929 ile 1932 arasında, ortalama bir Amerikan ailesinin geliri %40 oranında azaldı. 

1930 ve 1933 arasında dokuz milyon tasarruf hesabı silindi. 

1932'de 273.000 aile evlerinden tahliye edildi. 

Ülke çapında göç eden iki milyon evsiz vardı.

Amerikalıların %60'tan fazlası 1933'te federal hükûmet tarafından yoksul olarak sınıflandırıldı.

Son müreffeh yılda (1929), 279.678 göçmen kaydedildi, ancak 1933'te yalnızca 23.068 ABD'ye geldi. 

Az ekonomik faaliyet ile yeni madeni para için yetersiz talep vardı. 1932-33'te nikel ya da on sent, 1931 ya da 1933'te çeyrek dolar, 1930'dan 1932'ye kadar yarım dolar ve 1929-33 yıllarında gümüş dolar basılmadı.

1932'de deflasyon yüzde 10,7 ve reel faiz oranı yüzde 11,49'du.

ABD hükûmeti, insanları gönüllü olarak Meksika'ya taşınmaya teşvik etmeyi amaçlayan bir Meksika Geri Dönüş programına sponsor oldu, ancak birçok ABD vatandaşı da dahil olmak üzere binlerce kişi kendi istekleri dışında sınır dışı edildi. Toplamda yaklaşık 400.000 Meksikalı ülkesine geri gönderildi. 

New York sosyal hizmet uzmanları, tüm okul çocuklarının %25'inin yetersiz beslendiğini bildirdi. Batı Virginia, Illinois, Kentucky ve Pennsylvania'nın maden bölgelerinde, yetersiz beslenen çocukların oranı %90 civarına kadar yüksekti.

Birçok insan tüberküloz (TB) gibi hastalıklara yakalandı.

İntihar oranları arttı.


Ekonomistler, çok yakın bir gelecekte 1929 Ekonomik buhranından daha büyük bir ekonomik krizi küresel olarak beklemektedir.


5 SİYASİ YOZLAŞMALAR VE SİYASETÇİNİN GÖREV ÇERÇEVESİ


“ Para nesnel değil duygusaldır. Çünkü görsel değil, kuramsaldır.” 

"Çağımızın en büyük sorunlarından birinin, düşünce ve fikirlerden çok duygulara önem veren insanlar tarafından yönetilmemiz olduğunu biliyor musunuz?"  Margaret Thatcher


Siyaset tüm dünyada devleti idare etmekten çok toplumu gütmek haline dönüşmüştür.

Siyasetçiler bu noktada görev tanımının dışına çıkarak, insan hak ve hürriyetlerini ihlal etmektedirler.

Temel ihtiyaçlarını karşılamak için hayatını para kazanmakla geçirmek zorunda kalan halklar, bu ihlallerin farkına varamamasına ve dolayısıyla parlamenter sistemlerin parasal sistemle birleştiğinde siyasetçinin gücün ne kadarını elinde bulundurmasının daha adil ve insan haklarına saygılı olabileceği sorusunu akıllara getirmiştir.

Zolarizm siyasi bir ideoloji değil, politik ekonomist bir teoridir, ancak insan haklarının para ile ihlali söz konusu olduğunda, bu konuda modern hayata uygun prensiplerin ortaya konulması gerektiği fikri oluşmaktadır.

Tüm dünyada siyasetçiler parasal konularda yüzbinlerce hata yapmışlardır. Panama belgeleri bunun sadece açığa çıkmış kısmıdır.

Siyasetçi kapitalizmle toplumsal refahı adil bir şekilde sağlayamamakta, vergiyi etkin kullanamamakta, devlet idari sistemi topluma pahalıya mal olmakta, vergi adil alınamamakta, teşvik hibe ve vergi muafiyetleri taraflı kullanılmakta,paranın gücü kötüye kullanılmakta,para yaratma yetkisi taraflı bir şekilde tefeciye verilmekte, toplum ahlakına ve devletin kanunlarına  aykırı bir şekilde faizle borç alınmakta ve alınmasına müsade edilmekte, ekonomik istikrar sağlanamamakta,siyasetin tarafsızlık ilkesinin yok edilmesi, toplumun bir grubun parasına muhtaç edilmesi, siyasi çekişmelerle kırılgan ekonominin daha da kötüye gitmesine neden olunmaktadır.

Yukarıda kapitalizm ifadesiyle sosyalist olduğunu iddia edenlerin, hariç tutulduğu anlamına gelmemesi gerekmektedir.  Para sistemini adil bir hale getirmeyen hiçbir sosyalist, kapitalist olmadığını iddia edemez.

Öte yandan siyasetçi, banker ve iş adamı ilişkileri hiçbir zaman hoş karşılanmamış olmakla beraber rüşvet ve yolsuzluklar ispat edilmesi zor suçlardır. Bununla birlikte Panama Belgeleri örneğinde olduğu gibi ispat edilen her türlü yolsuzluğun cezalandırılmasını sağlamak için hukukun işletilmesi de ne yazık ki sağlanamamaktadır. Ne yazık ki hukuk, dünyanın hiçbir yerinde, yönetici sınıf ve elitlerle  bağlantılı suçlarda işletilmemektedir. 

2008 ekonomik krizinde şaibeli ev kredisi verilmesi ile ilgili Wall Street de birçok yönetici ve çalışan FBI tarafından tutuklandığı halde, şirket üst düzey yöneticisi ve şirket sahibi sorguya bile alınamamıştır. 


Devlet ihaleleri, tüm dünyada en çok tartışılan konulardan biridir ve yolsuzluk iddiaları ile doludur. 11,5 milyon sayfalık Panama Belgeleri, 120.000 magazin dergisine eşdeğer yolsuzluğun belgesidir ve hiçbir ulusal basında gündem oluşturmamıştır. Bu belgeler, bütün dünyada yönetimlerin ve sermayenin nasıl yozlaştığının bir kanıtıdır.

Bununla birlikte, Amerika'nın öncülüğünde tüm dünya Fiat para birimine geçmiştir ve paranın tarihinde milat sayılabilecek 1971 yılından günümüze kadar siyasi yozlaşmalar doruk noktasına çıkmıştır. Dünya liderliği için kavga hâlindeki tüm devletlerin birçok siyasi lideri, dünyanın en zengin tefecileri ve patronlarının himayesinde, onlarla işbirliği içindedir. 


Panama Belgeleri, dünyadaki yolsuzlukları, usulsüzlükleri, vergi kaçakçılığını, vergi muafiyetlerini, kanunsuzluğu ve bunların siyasilerle olan ilişkilerini belgelemektedir. 


Siyasetçi-Banker-Patron dostluğu, medeniyetin çöküşünün ve tüm dünyadaki fakirliğin, suçların ve huzursuzlukların en önemli sebeplerinden biridir. Günümüzde dünya siyaseti tamamıyla kirlenmiştir ve siyaset elini paradan çekmelidir.


Tüm dünyada, siyasetçilerin yetkileri sınırlandırılmalı, para ve siyaset birbirinden ayrılmalıdır.



PANAMA BELGELERİ Alıntıdır. Wikipedia

Panama Belgeleri, Panama menşeli Mossack Fonseca adlı kurum tarafından 214 binden çok off-shore kurum için düzenlenmiş olan 11,5 milyon gizli belgeyi tanımlar. Belgelerde bu kurumların ortakları ve yöneticilerinin de isimleri geçmektedir. Adı geçen isimler arasında çok sayıda ülkenin varlıklı kişilerinin, siyasetçilerinin adı yer almaktadır. 1970'li yıllardan bu yana tutulan kayıtlar, 2.6 Terabayt büyüklüğündedir. Belge Almanya'nın Süddeutsche Zeitung gazetesine ve ABD merkezli Uluslararası Araştırmacı Gazeteciler Konsorsiyumu’na iletilmiştir. Belgelere dair ilk haberler 3 Nisan 2016 tarihinde yayınlanmıştır.

Mossack Fonseca, 1977 yılında Jürgen Mossack ve Ramón Fonseca tarafından kurulmuş olan Panama merkezli bir hukuk firması ve hizmet sağlayıcısıdır. Şirketin verdiği hizmetler arasında off-shore hesaplarının düzenlenmesi, yönetilmesi ve yatırım hizmeti verilmesi yer almaktadır. Şirketin dünya çapında 40 ofisi ve 500'den çok çalışanı vardır. Çoğunlukla İngiltere’de kayıtlı 300 binden çok firma adına işlem yapmıştır. Firma Deutsche Bank, HSBC, Societe Generale, Credit Suisse, UBS ve Commerzbank gibi küresel firmalarla çalışmıştır. Firma off-shore alanında önde gelen kurumlardan sayılmaktadır.

Konu olan bilgi sızıntısı, 1970'li yıllardan başlayarak 2016 yılı başlarına kadar kurum tarafından oluşturulan belgeler 214.488 kurumun ve şirketin bilgilerini içerir.

Belgelerde görev başında olan çok sayıda devlet başkanının adı geçmektedir. Aralarında üst düzey devlet görevlileri ve bu görevlilerin yakın akrabalarının olduğu çok sayıda ülke yetkilisinin adı belgelerde geçmektedir. ALINTIDIR WIKIPEDİA

Bireylerin özgürlüklerinin maksimize edilebilmesi ve bireysel ve toplumsal refahın sağlanabilmesinin yegane yolu öncelikle ekonomik sistemleri siyasal sistemlerden ayırmaktır. Siyasi sistemler eğer akıl yoluyla gerçekten toplumlara faydalı fikirler üretebiliyorlar ve toplumun yararına düzenlemeler sağlayabiliyorlar ise bunun için parayı kullanmalarına ihtiyaç yoktur.


6 KÜRESEL VE ÇEVRESEL SORUNLAR


Küresel ve çevresel sorunların en büyük sorumlusu, tüketime dayalı ekonominin kaynağı kapitalizm ve bu ideolojinin savunucuları ve uygulayıcılarıdır.

Dünyanın doğal kaynakları hızla tükenmektedir.

İnsanlığın tüm dünyadaki yaşam tarzı, para ve ekonomik anlayışı küresel olarak değişmek zorundadır. Eğer insanlık kendisi değiştirmezse,birkaç nesilden az bir zamanda, doğa bunu kendi yöntemiyle değiştirecektir.

Doğa, en fazla zararı, insanlığın para kazanma çabalarının sonucunda görmektedir.

Günümüzde insanların yaşamındaki eylemlerinin birçoğu para kazanmak için yapılmaktadır. Doğanın sürdürülebilirliği tehdit altındadır.


İnsanların yaşamak için paraya bağımlı olmadığı bir ekonomik sistem kurulmalıdır.

Modern yaşamak için çok tüketmek bir zorunluluk değildir ancak ekonominin çevrilmesi için insanların çok tüketmesine başta devletler ve şirketler ve bankaların ihtiyacı vardır.

Tüketim olmazsa bahsi geçen unsurlar kar edemez, devletler vergi toplayamaz ve parayı çeviremezler. 


Şayet tüketime dayalı ekonomik sistem ve dünyadaki tüm insanların tüketim anlayışı değişmezse, kaynakların tükenmesi nedeni ile devletler ekonomilerini çeviremeyeceği gibi, toplumlar ve bireyler ihtiyaçlarını karşılayamayacaktır. Dolayısıyla yakın bir zamanda insanlığı çok büyük bölgesel ve küresel sorunlar beklemektedir. 


Mevcut ekonomik anlayışta devletler işletme mantığı ile yönetilmektedir. Ekonomisi kötü giden devlet tıpkı bir işletme gibi batar. 


Kendini batmaktan kurtarmanın yollarını arayan bir devlet anlayışının ve birbiriyle kıran kırana rekabet halindeki devletlerin, doğayı düşünecek zamanı ve gücü yoktur.


Doğa, ancak ve ancak kârsız bir ekonomik sistem, sahipsiz bir para sistemi, sınırsız bir sermaye ile doğa için yapılacak yatırımlar ve geri dönüşümün ekonomiye dahil edilmesiyle eski hâline gelebilir. Bunun için limitsiz sermayeli Kuresel Doğa Sinerji Şirketi kurulmalı, doğal kaynakların sürdürülebilirliğine ve geri dönüşüme dayalı doğa ekonomisine, küresel olarak acilen geçilmelidir.


Ekonominin en temel prensibi, borcun alacaklıya geri ödenmesidir. Dünyadaki tüm insanlar,doğaya borçludur. Bu borç insanlık namına geri ödenmeli, doğadan alınan doğaya geri verilmelidir.


7 YANLIŞ İDEOLOJİLER


1 KAPİTALİZM DÜNYADAKİ TÜM DEVLETLERE SİLAH ZORUYLA KABUL ETTİRİLMİŞTİR.



Devletlerin zengin olma hayali ile başlayan ve dünyayı kuşatan kapitalizm, baştan sona yanlış bir ideolojidir ve 250 yılda devletleri ve insanları birbirine düşürüp, borçlu ve batacak hale getirdiği gibi, doğanın katledilmesine sebep olmuş ve küresel bir kaosa sebep olmak üzeredir. 

 

Kapitalizm tüketime dayalıdır, doğayı tüketmiştir. Doğal kaynaklar hızla tükenmektedir. Bireysel çıkar üzerine kuruludur, insani değerleri tüketmiştir. Toplum kolay para kazanmanın yollarını aramaktadır.


Rekabete dayalıdır ve devletleri birbirine düşürmüştür. Terörün ve savaşların sebebidir.


Devletler birbirleri ile rekabet içinde iken ve kendilerini kurtarmanın yollarını ararken doğayı düşünmeye ve küresel ölçekli sorunları çözmeye imkan bulunmamaktadır. 



Dünyada doğa için yapılacak en kökten çözüm, küresel olarak devletlerin ekonomik anlayışının değişmesidir. Devletler  kâr etmek zorunda olan birer işletmeler değildir. Devletlerin ekonomilerini bir işletme mantığı ile çevirmek zorunda kalmaları ve bunun için daha çok tüketmek ve daha çok yatırım yapmak zorunda olmaları kapitalizmin diretmesidir ve doğanın en büyük düşmanı, çevreyi en fazla kirleten, doğal kaynakları en fazla tüketen yalnızca sermayedarın kar hırsını kayıran bu kapitalist ideolojidir. 


İnsanlık ve devletler, uluslarını ve dünyayı kurtarmak istiyorsa, kendilerini öncelikle bu ideolojiden kurtarmalıdır. 


Kapitalizm sömürüye dayalıdır ve insanlığı sömürmüştür.


Kapitalizm, tüm dünya devletlerinin ve halkların fakirliğine neden olmuştur.


250 yıllık süre zarfında, Kapitalizm ve Sosyalizm’den başka kayda değer bir ideoloji ortaya konulamamış ve birçok lider, düşünür, politik ekonomist ve siyasetçi, bu iki ideolojinin ortak noktasında buluşmaktan başka bir fikir ortaya koyamamıştır. 


Ortaya atılan hiçbir fikirde adil bir para sistemi olmaması en büyük eksikliktir. Bir grubun elindeki para ve sermaye sisteminin, tüm sorunların ana kaynağı olduğu ifade bile edilememiştir.



Kapitalizm bütün dünyada silah zoru ile dikte ettirilen bir ideolojidir.Bu yüzden karşısında rakip olabilecek bir ideoloji çıkmamıştır.



Dünya, son 250 yılda çok değişmiştir. Değişen dünyanın sorunları da büyümüş ve çıkara dayalı bir ideoloji ile insanlık karar alma noktasında tıkanmıştır.


Günümüz medeniyetinin çok farklı yönlerden bakabilen bir adil bir ideolojiye ihtiyacı vardır.


Ve bu ideoloji eskiden olduğu gibi ayaklanmalarla, kaosla veya savaşla değil ideolojinin tüm küresel toplumun sevgisinin kazanılmasıyla değişmeli, insanlığa fikir sorulmalıdır. 

İnsanlığın alternatif bir ideolojiye ihtiyacı vardır.


Borçlarını ödeyemeyecek durumda olan devletler hiperenflasyon sonucunda batma riski ile karşı karşıyadır. 


Bunun sonucunda toplumsal huzursuzluklar ve küresel bir kaos beklenmektedir.


Yaklaşık 250 yılın sonunda kapitalizm, 2026 yılında, küreselci elitlerin kontrolünde dünyaya sunulacak dijital bir para sistemi ile plütokrasiye dönüşmek üzeredir. 


Zenginler sınıfının yönetmesi demek olan plütokrasi bir kölelik rejimidir.




Binlerce yıldır basit bir değişim aracı olarak kullanılan para, devletleri ve insanlığı kontrol etme aracı haline gelmiş ve günümüz medeniyetini insani değerler çerçevesinde ve insani bir yoldan yaşanamaz hale getirmiştir. 


Yakında tüm dünyada insanların birçoğu fakir olacaktır.

“Hiçbir şeye sahip olmayacaksın, ama mutlu olacaksın.” Kapitalizmin bir ileri aşaması olan plütokrasi bunu gerektirir ve sonucu budur.

Kapitalizm,paydaş kapitalizm, plütokrasi, oligarşi, mevcut küreselcilik ve tek dünya devleti kurma ve buna liderlik yapma hayali yanlı ve yanlış ideolojilerdir. Hiçbir irade, bireyin hak ve özgürlüklerini ihlal edip, insanoğlunu kendine köle yapamaz.



İnsanın en önemli zenginliği özgürlüğü ve zamanıdır. Akıllı ve onurlu insanlardan köleler çıkmaz, hiçbir insanoğlu özgürlüğünü başka birinin tasarrufuna vermez. Plütokrasi ile dünyayı yönetmek faaliyetleri dünyaya küresel bir kaostan başka bir şey getirmez. 

Kapitalizmin devamı niteliğindeki plütokrasi ile tek dünya devleti, firavunluk ve kölelik rejimidir. Binlerce yıllık tarihi olan hiçbir devlet ve hiçbir akıllı, onurlu insanoğlu bunu kabul etmez. Plütokrasi ve firavunlarla yönetilen tek bir dünya devleti bir ütopyadır.


Aklıselim devletler özgürlükleri adına bunlarla mücadele edecektir.


8 YAPAY ZEKA  ROBOTLAR VE EVRENSEL TEMEL GELİR


Gelişen otomasyon ve yapay zeka teknolojisiyle, önümüzdeki on yıldan az bir zamanda insanların büyük bir bölümünün çalışmasına ihtiyaç duyulmayacaktır. Dünyadaki tüm bireylere evrensel temel gelir verilmesi gerekliliği kaçınılmazdır. Mevcut vergi sistemi ve borca dayalı para sistemi ile hükümetlerin vatandaşlarına evrensel temel gelir verebilmesi mümkün değildir.​ Ekonomik darboğaz nedeniyle yakında toplumsal huzursuzluklar beklenmektedir. Olası pandemi, hiperenflasyon, kıtlık ve savaş gibi mahşerin dört atlısı için kaos önleme planı ve ikincil bir para sistemi acilen hazırlanmalı, dünyadaki tüm insanlara çalışmasına ve zenginliğine bakılmaksızın evrensel temel gelir verilmelidir.



9 MEDENİYET PARA YÜZÜNDEN ÇÖKÜYOR


İnsanlık tarihinin bilinen en gelişmiş ve para üzerine kurulmuş son medeniyeti küresel olarak çökmek üzeredir. İnsanların, toplumların, şehirlerin, devletlerin, doğanın ve dünyanın tüm sorunlarının kökeni, paradır, paranın yanlış kullanılmasıdır ve sorun paradadır.

Para ile kurulan medeniyet, paranın yozlaşması ile çöküş tehdidi altındadır.


Bilim insanları medeniyetin çöküşünü, bir toplumun en tanınabilir büyük ölçekli kurumlarının, yani günümüzde devletlerin ordadan kalktığı bir süreç tanımlamaktadırlar.


Medeniyetin çökmesinin, iklim değişikliği, insanın sebep olduğu çevresel bozulmalar, eşitsizlik ve oligarşi, karmaşıklık ve bürokrasi, mahşerin dört atlısı savaş, doğal afetler kıtlık ve salgın hastalıklar, nüfusun azalması gibi geniş yelpazede birçok sebebi olduğunu ortaya koymuşlardır.


Konuya biraz daha derinden bakıldığında yukarıda sayılan unsurların bazılarının oluşmasına paranın doğrudan ya da dolaylı olarak sebep olduğunu görmek mümkündür.


Medeniyetin çökmesinde, iklim değişikliğine para sebep olmamış olabilir ama, insanın sebep olduğu çevresel bozulmalar kesinlikle tüketime dayalı ekonomi ilkesi ve dolayısıyla insanların şirketlerin ve devletlerin para kazanma zorunluluğu veya ihtirası sebep olmuştur.



Devletler tüketime dayalı ekonomi ve nüfus artışını isterler çünkü tüketimden vergi almaktadırlar. Daha çok insan, fazla tüketici ve daha fazla vergi demektir. Daha çok insan, daha çok asker demektir.


Şirketler, karlılığını artırmak ve geri dönüşüme dikkat etmeden üretim yaptığı için, yılda 2.1 milyar ton insan yapımı kütlenin doğaya atılmasına ve doğal kaynakların aşırı bir şekilde azalmasına sebep olmuştur.


Bankalar bu noktada şirketlere ve devletlere para sağladığı  için, çevresel bozulmalara bir anlamda yardım ve yataklık eder. Doğanın katledilmesi bir insanlık suçu kabul edilmelidir.


Eşitsizlik ve oligarşi kesinlikle paranın adil kullanılmamasından ve paylaşılmamasından oluşmuştur ve para yanlış bir şekilde bir hükmetme aracı olarak kullanılmaktadır. Bunun adı tam anlamıyla  sadece zenginler sınıfının yönetimi anlamındaki oligarşidir.

Piyasadaki paranın çokluğu insan ilişkilerini ve insan dışı unsurların yapısını karmaşık bir hale getirmiştir ve bürokrasi bunun sonucudur.



Savaşlar para ile ve para için yapılmaktadır. Halbuki savaşların olmadığı bir medeniyet kurulabilir. Bunu öncelikle duyarsız kalmadan toplumun kendisi istemelidir.


Hiperenflasyon kesinlikle kıtlığa neden olur, çünkü,  piyasada parası olmadığı için talep edemeyen bireylere, ürün ya da hizmet arz edilmez ve kıtlık oluşur. Dolayısıyla kıtlık, paranın yanlış kullanılmasının bir sonucudur. Hiperenflasyon denilen bir kavram olmayan bir ekonomik sistem kurulabilir.




Sonuç olarak para sosyal bir olgudur ve sosyal olaylara sebep olması çok doğaldır.

Doğal olmayan, insan aklıyla icat edilmiş kuramsal bir kavram olan paranın medeniyeti, dünyayı, doğayı ve insanlığı nasıl bu hale getirebilmiş olmasıdır.



10 YENİ MEDENİYET


Küresel dünya barışının ve huzurunun sağlanması, medeniyetin ileri seviyelere gidebilmesi, doğanın korunması, insanlığın özgürlüğü, refahın tüm insanlara ve ırklara adil bir şekilde yayılabilmesi ve çıkacak kaosun önlenebilmesi için para ve sermaye sistemi, küresel olarak sahipsiz, kontrolsüz, tarafsız ve bir siyasi irade veya halklar tarafından seçilmemiş küresel elitler tarafından müdahale edilemez olmalıdır.


Eğer insanlar parası olmadan hayatlarını sürdüremiyorlarsa, devletler parasal gücünü kaybettiğinde çöküyorsa ve birbirleri ile bu yüzden savaşıyorsa, bankalar ve şirketler iflas ediyorsa, tüketim ekonomisiyle doğa katlediliyorsa ekonominin prensipleri ve paranın ilkeleri anayasalar kadar önem taşır.


Para, toplumsal bir sözleşmedir. İlkeleri adil, açık ve anlaşılabilir şekilde yazılmalıdır. 

Paranın nasıl ve ne amaçla yaratıldığı, ne şekilde kazanılacağı, ne amaçla kullanılacağı, hangi adil ilkelerle paylaşılacağı açık, anlaşılır, ve net bir biçimde yazılmalı ve dünyadaki tüm halklar ve insanlar bunu bilmelidir.

Ekonomi, anlaşılması zor bir bilim dalı değildir. Bir grup tarafından dikte ettirilen prensiplerden ibarettir ve kasıtlı olarak aynı grubun yandaşları tarafından karmaşık hâle getirilmiştir. Ve bu grubun çıkarlarını kayırmakta ve ideolojilerinin dünyaya hükmetmesine hizmet etmektedir.


Para ve sermaye, adil bir şekilde küresel olarak yeniden yaratılmalıdır ve ekonominin prensipleri günümüz modern hayatına, doğanın durumuna uygun olarak ve insani değerler çerçevesinde yeniden yazılmalı ve uygulanmalıdır.


Lidersiz bir küresel toplumda, yaşamsal ihtiyaçlarını ileri uygarlık standartlarına göre karşılayan mutlu bireylerden oluşmuş, dünyanın dört bir yanındaki insanların tek bir küresel para birimi ile birbirine bağlanması ile bütünleşmiş, huzurlu ve refah bir dünya düzeni kurmak mümkündür.


Birçok araştırmacı yazar ve futurist, 2030 yılına kadar, büyük bir kaos ve muhtemel bir dünya savaşı yaşayacağı ve dünyanın çok büyük değişimlere uğrayacağı hususunda hemfikirdir. İnsanlığın 2030 yılından sonra  ve her zaman rasyonel bir ideolojiye, küresel adil ve kontrolsüz para sistemine ihtiyacı olacaktır.

Çünkü para toplumu birleştiren en önemli unsurdur İnsanlık, para yerine, toplumu birleştiren daha iyi bir unsur bulana kadar, küresel kaos ve medeniyetin çöküşünden sonra da nitelikli bir para sistemi toplumların vazgeçilmezi olacaktır.

Gelin adil düzenin temellerini şimdiden hep birlikte atalım.

Zolara ve Zolarizme evet derseniz başkalarının sizi takip edeceğine inanın.



13 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Doğanın önceliği prensibi

“Yerlere çöp atmanın, etrafı kirletmenin ayıp sayıldığı bir medeniyet anlayışında, insanlığın her yıl 2,1 milyar ton insan yapımı kütleyi...

Comments

Rated 0 out of 5 stars.
No ratings yet

Add a rating
bottom of page