top of page
Ara
  • KTEF

Medeniyetteki Parasal ve Ekonomik Çelişkiler


İçinde yaşadığımız, para üzerine kurulu son medeniyet, parasal ve ekonomik anlamda çelişkilerle doludur. Aslında bunlar saymakla bitmez. Mesela:


Ekonominin kıtlık prensibi üzerine kurulup, doğal kaynakların sınırsızmış gibi bol bol kullanılmasını; değer kavramı üzerine kurulup paranın hiçbir değerinin olmamasını;


Devletlerin zengin olma hayali ile kapılarını açtıkları kapitalizmle, 250 yılın sonunda, halkların fakir, devletlerin batacak ve borçlu hâle gelmesini;


Paranın değişim aracı olma prensibi ile icat edilip, paranın kendisini satın alabilmesini;


Her devletin kendi parası ve parasal sistemi varken, parayı özel bankaların ve anonim şirket olan merkez bankalarının parayı yaratmasına, devletin kendi hukuk sisteminin, para koruma kanunu olduğu halde izin vermesini;


Böylelikle devletlerin kendisinin yaratabileceği parayı tefecilerden borç alarak para kullanma maliyetini artırmasını ve halklarını fakir, küreselci elitleri zengin etmelerini;


Tanımadığınız birinin sizin adınıza borç alması ve borcu sizin ödemeniz bir tür nitelikli dolandırıcılıkken hükûmetlerin yıllarca vatandaş sıfatıyla halklarını borçlandırmasını;


Verginin kamusal yatırım ve harcamalar amacıyla toplanıp, bu paranın, hükûmetin aldığı borcun faizinin ödenmesi için kullanılmasını ve böylelikle bir grubun zengin edilmesini;


Devletlerin adalet, eşitlik ve özgürlük ilkesi ve toplumsal refah amacı ile kurulup, insanların “parayı yaratıp zengin olanlar” ve “para için çalışıp fakir olanlar” şeklinde sınıflanmasını;


Çalışmadan ve topluma faydası olmadan para kazandığı düşünülen ve bu yüzden saygınlığı olmayan bir dilenciye sadaka verilmeyen bir ekonomik anlayışta; finansal sektörde hiçbir toplumsal fayda sağlamadan para kazananların, elde edilen parayı sermaye olarak kullanıp saygın ve hayırsever bir iş adamı olarak düşkünlere yardım edip toplum içinde saygınlık kazanmasını;


Siyasetçilerin, toplumun ekonomik sorunlarına çözüm bulmak için iktidarda olduğunu iddia edip iktidar ve çıkar çatışmaları ile birbirleri ile kavga ederken her türlü ekonomik sorunlara kendilerinin sebep olmalarını;


Dünyadaki tüm savaşlara, teröre, kavgalara, kargaşaya tek dünya devleti kurma hayalindeki küresel elitler ve onların taraftarı siyasetçiler sebep olurken, küreselci elitlerin organize ettiği dünya hükûmet zirvelerine dünyadaki tüm devlet başkanlarının veya temsilcilerinin katılmasını;


Tüm ekonomik ve sosyal sorunlara, sermayedarı kayıran bir ideoloji olan kapitalizmi seçerek ve sürdürerek sebep olan siyasetçilerin, sorunlara çözüm bulamayıp son çare olarak halklarını savaşa gönderebilme yetkisinin olmasını;


Para için adam öldürmenin suç ve barbarlık kabul edildiği bir medeniyet ve devlet anlayışında, savaşların ve terörün devletler tarafından desteklenip para için ve para ile yapılmasını;

Bireysel adam öldürmenin suç, toplu insan öldürmenin yasal ve onurlu olmasını;


Karşıt görüşlü gruplara silah satılmasını ve bu silahları satan devletlerin hâlâ “ileri medeniyet seviyesindeki devletler” sıfatını taşımasını;


Sınırsız zenginliğe müsaade edilen bir ekonomik anlayışta, asgari zenginlik kavramının olmamasını;


Asgari ücret, memur ve emekli maaşları hükûmetler tarafından; çalışanların ücretleri patron tarafından belirlenirken, her türlü mal veya hizmetin fiyatının, serbest piyasa tarafından belirlenmesini;


Aynı piyasada, hükûmetler tarafından toplanan, müsaade edilen veya belirlenen; kâr, faiz, vergi, KDV, devalüasyon ve enflasyon gibi kavramlar sonucunda yükselen fiyatlarla, temel insan ihtiyaçlarının pahalıya satılmasını;


Ve yine hükûmetler tarafından, kamusal yatırımların, hükûmetlere yakınlığı ile tanınmış iş adamlarından pahalıya satın alınmasını;


Rekabete dayalı bir ekonomik sistemde, çok uluslu şirketlerin birleşerek tekel oluşturabilmesini;


Hukukun yetersizliğini, milyonlarca sayfalık hukuk kurallarının yazılıp hiçbir adaleti sağlayamamasını, hukukçuların ve adalet arayan herkesin, adaletsiz düzeni halklara anlatmamalarını veya itiraz etmemelerini;


Hükûmetlere danışmanlık yapan ekonomistlerin para ve ekonomi ile ilgili tüm yanlışlıkları bildikleri hâlde, adil bir ekonomik sistemin prensiplerini toplumlara ve hükûmetlere açıklayamamalarını;


Yerlere çöp atmanın, etrafı kirletmenin ayıp sayıldığı bir medeniyet anlayışında, insanlığın her yıl 2,1 milyar ton insan yapımı kütleyi çöp olarak denizlere, havaya ve toprağa atabilmesini;


Para kazanılırken doğanın kaybedilmesini;


Birçok kimyasalın, doğaya ve insan sağlığına olan zararları bilindiği halde, her yıl milyonlarca ton üretilerek, tarım, ilaç ve sanayi sektöründe para kazanmak için satılabilmesini;


Hayatı sürdürmek için bir araç olan paranın, insan hayatındaki ulaşılması gereken en önemli amaç haline dönüşmesini;


Bireyin, birey olarak dünyaya gelip, toplumda ve dünyada var olabilmek için paraya bu kadar bağımlı olmasını;


Akılcı bir yoldan anlamak mümkün değildir.


12 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Doğanın önceliği prensibi

“Yerlere çöp atmanın, etrafı kirletmenin ayıp sayıldığı bir medeniyet anlayışında, insanlığın her yıl 2,1 milyar ton insan yapımı kütleyi...

コメント

5つ星のうち0と評価されています。
まだ評価がありません

評価を追加
bottom of page