top of page
Great-Smoky-Mountains-NPS-1280x640.jpg
ZOLARİZMİN İLKELERİ

ZOLARİZMİN İLKELERİ

“Üçüncü milenyumda dünyadaki tüm insanlar zengin, refah, barış içinde, özgür ve mutlu yaşayacaklardır. İnsanlık para yerine birleştirici başka bir unsur bulana kadar, bunu yalnızca küresel, adil, sahipsiz, kontrolsüz ve tarafsız bir para ve sermaye sistemi sağlayabilir.”

Medeniyet adil ekonomik düzen temeli üzerine oturmalıdır. Bu düzendeki adalet, paranın ne amaçla ve kim tarafından yaratıldığına bağlıdır. Para, toplum için ve toplum yararına yaratılmalıdır.


1 KONTROLSÜZLÜK
Zolarizm, para ile kontrol edilemeyen bir toplum olmayı ilke edinir. Bunu sağlamanın ilk şartı, para sisteminin kontrolsüz olmasıdır.Bir başka deyişle para ile kontrol edilemeyen bir toplum olmak icin, para sisteminin kontrolsüz ve sahipsiz olması gerekmektedir. Para bir kontrol aracı değil, bir değişim aracıdır.

Toplumsal refahı, adaleti ve hakkaniyeti sağlamanın, bireysel özgürlükleri artırmanın ve adil bir ekonomik sistem kurabilmenin tek yolu, kontrolsüz ve sahipsiz bir para sistemidir.
Paranın özellikleri, ilkeleri, çevirimi ve ekonomik prensipler gereği Zolarizmde toplumun para ile kontrol edilebilmesi mümkün değildir.




2 SAHİPSİZLİK


Üretim araçları çıkar ve ideolojiye değil, toplumsal fayda amaçlı olmalı ve toplum yararına işlemelidir. Dünyadaki tüm üretim araçlarının bir grubun elinde bulunması, devletlerin bekasını tehdit etmektedir.

Birçok insan için zenginlik dünyada iyi yaşamak için olsa bile, bir grup insan için inancın bir gereğidir ve bir ideolojinin silahıdır. Çünkü inancı korumak, uygulamak ve yaymak için paranın gücü bir araç olarak kullanılır. İdeolojilerde gelinebilecek son nokta dünya hakimiyetidir.
Ancak bu yaklaşım başkalarının yaşam haklarını ihlal etmektedir.

Toplumun ihtiyaçları için var olan üretim araçlarının sahiplenilerek bunların çıkar ve menfaat elde etmek için sahiplenilmesi asla etik kabul edilemez.
Toplum, beraber yaşama arzusu ve isteği olan bireylerden oluşur. Beraber yaşamda amaç, hayatı kolaylaştırmak ve ekonomik anlamda ihtiyaçları daha kolay sağlamaktır.
Yani refaha ulaşmaktır.

Toplum için kurulan sistemler topluma ait olmalıdır. Bunların sahiplenilmesi toplumun, sistemlerin sahipleri tarafından kontrol edilmesine neden olur ve bireyin hak ve hürriyetlerini elinden alır. Toplumun ve bireylerin temel ihtiyaçlarını sağlayan üretim araçlarının bireyler tarafından sahiplenilmesi toplumsal dengeleri bozar. Toplumun çoğunluğu ihtiyaçlarının karşılanmasında, üretim araçlarının sahipleri olan azınlığa tabi ve bağımlı olurlar. Böylelikle demokratik sistem zedelenir, toplumda sınıflar oluşur. Sınıflı toplumlar, toplumların dağılmasının en önemli sebeplerinden biridir.
Tüm dünyada para sistemi ve üretim araçları sahiplenmesiyle devletler üstü bir yapı oluşmuştur. Bu yapı, halkları, devletleri ve dünyayı para ile kontrol etmektedir.
Bu durum demokrasilerde halkın üstünlüğü ilkesine aykırıdır.
Bahsi geçen unsurlara sahiplenen bir grup azınlık, devletlerin para sistemlerine, toplumların temel ihtiyaçlarını ne şekilde karşılayacağına, siyasete, politikalara, özetle devlet işlerine halkların yaşam biçimine karışmakta kendi ideolojilerini kabul etmeyen fikir ve devlet adamlarının ülkelerinde karışıklık ve savaşlar çıkarmaktadır.
Günümüz parlamenter sistemleri eski Yunan medeniyeti ile birebir örtüşmektedir.

Parasal anlamda tüm dünyada toplumlar, “parayı yaratıp, borç verip yönetenler” ve “para için çalışıp borç alıp yönetilenler” sınıfı olarak ikiye bölünmüştür. Arada kollu kuvvetler ve bir hukuk sistemi vardır.

 


BANKALARIN SERMAYENİN VE ÜRETİM ARAÇLARININ SAHİPSİZLİĞİ

Devletler ülkelerinde paranın kontrolünü ve kritik üretim araçlarının, başta bankalar olmak üzere, milli sermaye ile ve toplum yararına kurulması gereği ilkesini kaybetmişlerdir.
Para sistemine sahip olunması toplumun bu sistemlerin sahibine tabi ve bağımlı olmasına sebep olur. Bu şartlarda bireylerin özgürlüğünden ve devletlerin bağımsızlığından söz edilemez.

Aynı durum diğer üretim araçları ve toplumsal yaşamın vazgeçilmezi olan sistemler için de geçerlidir.

Sermaye bireysel olarak kullanıldığında zenginlik elde etme aracı, toplumsal olarak kullanıldığında toplumsal refah sağlama aracıdır. Kapitalizmle sosyalizm arasındaki en büyük tartışma bu yüzden çıkmıştır.

Yabancı sermaye tüm dünyada devletlerin başına dert olmuştur.

Ekonomik savaşların olduğu bir dünya düzeninde, bir ülkenin, kaynağı ve niyeti bilinmeyen bir sermaye ile kurulmuş üretim araçlarını ülkesinde bulundurması, savaştığı ülkeden aldığı silahla savaşmasına benzer.
Kritik üretim araçlarını ve bankacılık sistemini kontrol edemeyen bir devletin bağımsızlığından söz edilemez.
Kritik üretim araçları, bireysel veya toplumsal ihtiyaçların karşılanmasını, bireyin hayatını ve toplumun varlığını sürdürmeyi sağlayan üretim ve dağıtım sistemleridir. Bankacılık, bu noktada aracılık hizmetini veren en önemli sistemdir.

Sadece tahıllar ve sebze gibi yüksek teknoloji gerektirmeyen tarım ekonomisi için bile, tüm dünya gübre, tohum ve enerji gibi kritik sektörlerde üretim yapan ve tekel oluşturmuş çok uluslu şirketlere muhtaçtır. İlaç ve kimya sektöründeki birçok çok uluslu şirketin, piyasa hâkimiyeti, ekonomik anlamının yanında, ihtiyaçların karşılanabilmesi yönünden de küresel olarak insanları, toplumları ve devletleri çok uluslu şirketlere bağımlı kılmaktadır.

Medya, toplumu bir ideoloji için yönlendirecek kritik bir üretim aracıdır. Reklam kampanyalarıyla neyin tüketileceğine, siyasi kampanyalarla kimin seçileceğine mutlak karar verme hakkı sahibi bireyler, propaganda aracı haline dönüşen medyayla yönlendirilmektedir.
İnsanların haber alma ve iletişim özgürlüğü ihlal edilerek, toplumdan birçok haber ve olay kısıtlanmaktadır. Sahiplenilen medya ve sosyal platformlarla halklar yönlendirilmekte ve yönetilmektedir.
Bununla birlikte sosyal platformlarla, bireylerin, toplumların ve özellikle gençlerin toplum değerlerinden uzaklaşması, çözülmesi gereken önemli bir sorundur.


Toplumsal değerleri koruma görev ve sorumluluğu olan devletler, sahiplenilmiş küresel medyaya müdahale etmekte aciz kalmaktadır. Böylelikle toplumlar ve özellikle yeni nesil kültürel değerlerinden uzaklaşmaktadır.
Üretim araçlarının sahiplenilmesiyle bir ideolojin halka tanıtılması veya dikte ettirilmesi için kullanılabilmektedir.
Toplum için kurulan sistemler topluma aittir. Sistemlerin sahiplenilmesi halkların sistemlere bağımlı hale getirir. Halbuki sistemler bireyler için vardır.

Sorunların diğer sebebi, bankacılık sisteminin sahiplenilmesi, kumarhaneler yerine kurulan finans sektörü gibi, toplumsal fayda ve bir değer üretmeden kazanılan paranın sermaye olarak kullanılması ve devletlerin sermayenin ne yoldan kazanıldığı sorgulamaması, özel bankaların para yaratması ve komisyonculuk ve faizle, para kullanımının topluma pahalıya mâl edilmesi, zenginliğin bir grupta toplanması ve buna benzer birçok adaletsiz uygulamadır.

Zenginlik toplumları yönetmek için kullanılmaktadır ve paranın böyle bir misyonu yoktur.

Para ile sermaye çok farklı kavramlardır.

Şirketler, parayı sermaye olarak kullanır ve kâr yolu ile daha fazla para elde ederler. Kârın nereden geldiği ve emeği nasıl sömürdüğü artık tartışılmamaktadır.

Paranın finansal sektörde ve her türlü kötü ve haksız yollarla kazanıldıktan sonra toplumsal fayda sağlayan üretim araçları kurulması için sermaye olarak kullanılıp sermayedarın saygın ve hayırsever bir iş adamı olarak küresel toplumda yer alabilmesi çok ayrı bir tartışma konusudur.

Sermayenin haksız ve hileli yollarla kazanılması, dünyada tüm üretim araçlarının tekelleşmesine neden olmuştur. Bu durum devletlerin bekasını tehdit etmektedir.


Rekabete dayalı ekonomik bir sistem içinde faaliyet gösterdiği iddia edilse bile, birçok büyük şirket onlarca yıldır birleşmekte ve rekabet piyasasında tekel oluşturmaktadır. Bunların hukuki platforma taşınması ve adaletin işlemesinde hukuk sistemleri yetersiz kalmaktadır.

Hiç kimse haksız ve hileli yollardan kazandığı parayı sermaye olarak kullanıp üretim araçlarına sahip olamaz. Hileli yollarla edinilen para ile “işveren” veya “patron” sıfatına layık olamaz. Gizli birleşmelerle toplumun ihtiyaçlarını kontrol edecek düzen kuramaz. Bu faaliyetler devlet düzeyinde yıkıcı ve bölücü akımlar olarak kabul edilir. Ancak borçla bağımlı hale düşmüş devletler bunlarla mücadele kudretini kaybetmişlerdir.

Üretim araçları sahiplenilemez. İnsanların temel ihtiyaçlarının üretiminden kâr elde edilemez. Vergi ve KDV alınamaz. Bunlar, toplumun refah için bir araya gelmesi ilkesine aykırıdır.

Bireyin ve toplumun para ile kontrol edilemediği bir dünya düzeni Zolarizmin vizyonudur.
Bu misyona para sisteminin sahipsizlik ilkesiyle ulaşılacaktır.



DOĞANIN VE DOĞAL KAYNAKLARIN SAHİPSİZLİĞİ




İnsanoğlu doğaya en büyük zararı doğaya sahiplenerek vermektedir. Kendine ait olduğu egosu ile, onu istediği gibi kullanabileceği düşüncesine kapılmasına neden olmuştur.
Zolarizimde hiç kimse bireysel ve toplumsal olarak doğayı sahiplenemez.


3 LİDERSİZLİK

“Pozitif bilimlerde, varsayımları veya teorileri gerçeklerle uyuşmadığında, bilim insanları varsayımlarını değiştirirler. Sosyal bilimlerde, varsayımları ve ideolojileri gerçeklerle uyuşmadığında, liderler toplumları değiştirirler.”

Liderlik savaşlarıyla küresel topluma zarar verildiği göz önünde tutulursa, hiç kimsenin liderlik yapamayacağı bir para döngüsü olan bir ekonomik model dünyaya barış getirebilir.


Parayla saadet olabilir yada olmayabilir ama asla liderlik olamaz.
Günümüze kadar hiçbir lider paranın ve silahın gücünü arkasına almadan liderlik yapmamıştır.

Paranın kullanılmasındaki en büyük yanlışlıklardan biri de paranın bir güç ve hükmetme aracı olarak kullanılmasıdır. Para bir güç ve hükmetme aracı değil, değişim aracıdır.
 

Tarih boyunca insanlara toplumun her zaman bir lideri olması gerektiği telkin edilmiştir.

Liderlik ve hiyerarşi hayvansal bir içgüdüdür. Hayvanlar aleminde ve ilkel toplumlarda her zaman görülür ancak, toplumu kontrol etmek ve hiyerarşik bir düzen kurmak modern medeniyet anlayışı ile bağdaşmaz.


Günümüzde ne yazık ki, eski Yunan medeniyetinin batmasına neden olan Aristonun devlet anlayışında olduğu gibi yöneticiler askerler ve çalışan kölelerden oluşan sınıflı bir devlet anlayışı hüküm sürmektedir.


Sınıfsız toplum, Zolarizmde bir hedeftir ve doğal şekilde oluşan mükemmel bir sonuçtur. Bu sonuca ulaşmak için insanlığın kontrolsüz ve sahipsiz bir para olan Zolara evet demesi yeterlidir. Para bir kontrol aracı değil, toplumu birleştirme aracıdır ancak ne yazık ki devlet yönetimleri ve bunun da üzerindeki şeytani akıl, parayı,devletleri ve dünyayı kontrol aracı olarak kullanmaktadırlar.


Geçmişte bazı ideolojilerde sınıfsız toplum bir amaçtır ancak amacına ulaşamamıştır. Toplumlarda her zaman kendi çıkarı için yönetime gelen insanlar vardır. Vaatlerle gelen bir liderin, kendi çıkarı için mi, yoksa gerçekten topluma hizmet için mi gelip gelmediğinin tam bir garantisi yoktur.

Zolarizmde sınıfsız toplum bir sonuçtur. Ekonomik prensipler uygulandığında küresel toplum düzeninde hiçbir şekilde sınıflar oluşmaz. Hiçbir kişi ya da toplum, yönetimi ele alamaz. Toplumsal fayda amaçlı para toplanmadığı için çıkar odaklı sınıflar oluşmaz. Giga ekonomide paranın döngüsü çok farklıdır. Bireyler arasında para alışverişine ihtiyaç yoktur.
Bireyin kullandığı para, insan ihtiyaçlarını karşılama aracıdır. Vergi kavramı yoktur çünkü vergi toplamaya ihtiyaç yoktur. Hayır kurumlarına ve benzeri dini kuruluşlar aracılığı ile para toplamaya, yardıma muhtaç insanlara bu yolla daha iyi bir yaşam ortamı sağlamaya ihtiyaç yoktur çünkü Giga ekonomide yardıma muhtaç insan yoktur. İnsani standartlarda medeni yaşam Giga ekonominin vizyonudur.

Bireylerde farklı miktarlarda zenginlik birikmesi, yönetim sınıfının oluşmasını sağlamaz. Yaşam farklılıklarını oluşturur.


Zolarizm, Mevcut siyasi veya ekonomik politikalarla çözülemeyen bireysel ve toplumsal sorunların çözümüne bir alternatif olarak düşünülmüştür. Kapitalist anlayışta siyasetçiler kendilerini lider pozisyonuna getiren sermayedarın çıkarlarını ön planda tutmaktadır.
Tarih boyunca, insanların büyük çoğunluğu, hükûmetin, insan varoluşunun gerekli bir parçası olduğuna inanıyordu. Bu yüzden hükûmetler her zaman var olmuştur. Ancak, insan bir birey olarak doğar. Neden bir toplum olarak var olması için yönetilmesi ve onun adına karar alınması gerekiyor?

Zolarizmde birey toplumda birey olarak vardır ve ilkeleri, bireysel hak ve özgürlükleri en yüksek seviyeye çıkarmak üzere tasarlanmıştır ve para, siyasi iradelerden ve ideolojilerden arınmıştır. Zolarizm Paranın kontrolünü siyasetçiye veya zenginler kulübüne vermez. Siyaseti bir meslek olarak kabul etmez ve para ile ödüllendirmez ve bir ücret verilmez. Çünkü liderlik para için değil, toplumun saygı ve sevgisini kazanmak için yapılır. Böylelikle lider para değil onur kazanır ya da beklenti bu olmalıdır. Bu yaklaşım tüm dünyada siyasi ve ideolojik sorunların neredeyse tamamını ortadan kaldıracaktır.
Ne yazık ki günümüzde sorunlara çözüm ürettiğini iddia edenler sorunların ana kaynağıdır.


Bununla birlikte liderlik etmekle, idare etmek kavramları birbirine karıştırılmamalıdır.
Bir işin yapılmasında planlanmasında organizasyonunda iş bölümünde ve işin kalite kontrolünde bir yöneticinin ve karar verici bir unsurun olması gerekebilir.
Bu unsurun görev kapsamı bellidir. Bu çerçevede yöneticiler görev ve sorumluluklarının dışına çıkamaz.

Bu noktada sermayedara bağımlı siyasi iradeler görev tanımının dışına çıkmışlardır.

Yatırım kararı almak icin siyasi iradelere ve parlamenter sistemlere ihtiyaç yoktur,
Küresel çapta toplumsal ihtiyaçlar, işinde uzman planlamacılar ve bölgesel halkın bireysel talepleri doğrultusunda bölgesel ve küresel merkezlerden yapılır ve bunda yapay zeka kullanılabilir. Bir bölgede yaşayan nüfusa ve şehrin özelliklerine, toplumun ihtiyaçlarına bağlı olarak toplumun havalimanı, okul, hastane, yol, su, elektrik ve benzeri tüm ihtiyaçlarının belirlenmesi zor değildir. Bunda siyasetçilerin hiçbir katkısı yoktur.

Özetle Zolarizmde hiç kimse, siyasetçi ya da lider sıfatıyla, ister küresel isterse bölgesel olarak ekonomi ve para ile ilgili karar almaz. Bireylerin talepleri doğrultusunda, bunu, işinde uzmanlaşmış kişiler yapar. Bununla birlikte doğrudan demokrasi metoduyla her zaman halka ne istediği sorulmalıdır.
Kötü niyetli kişilerin karar verme süreçlerinin bütünlüğünü tehlikeye atma potansiyeline önlem alınması kaydıyla yakın bir gelecekte yapay zeka karar verici olarak kullanılabilir.


Bu noktada zolarizm, temsili demokrasi yerine, doğrudan demokrasiyi savunur.
İnternetin var olduğu bir medeniyette bunu yapmak zor değildir ve ekonomik anlamda daha rasyoneldir. Böylelikle toplumun karar alma maliyetlerinin önemli ölçüde azalacağı öngörülmektedir.

Para insan ihtiyaçlarının karşılanmasına aracılık etmesi için icat edilmiş bir araçtır ve amacı dışında kullanılması toplumsal huzursuzlukları doğurmaktadır.

Toplumsal yaşamda fikir ayrılıkları huzursuzluklara ve çatışmalara neden olmaktadır.
Farklı fikir sahipleri kendi fikirlerini savunurken paranın gücünü kullanmaktadırlar.
Medeniyetteki her türlü kargaşaya neden olan unsurların para ile ilişkilerinin ortadan kaldırılması ile toplumsal huzursuzlukların ve sorunların çözülebileceği öngörülmektedir.

Zolarizmin en temel felsefesi toplumların parayla kontrol edilememesidir.

Herhangi bir ideolojinin topluma yayılması ve bunun için insanların çalıştırılarak para ile ücretlendirilmesi kabul edilemez.

Zolarizm, hiçbir liderin, para ile topluma hükmetmesi, parayı bir güç olarak kullanması, ideolojisine katılması için diğerleri ile parasını paylaşmasına, propagandasında, kitlelere ulaşmak için kullanmasına, reklam ve promosyon yapmasına müsaade etmez.
Yukarıda sayılan bütün unsurlar, başta tek dünya devleti kurma ideolojisi olmak üzere bütün ideoloji sahipleri tarafından yapılmış ve yapılmaktadır ve bu, toplumsal kargaşanın sebeplerini oluşturmaktadır.

Zolarizmde hiçkimse gizli veya açık örgüt kuramaz, ideolojisini para ile yayamaz, amacı veya niyeti için para kullanamaz.
Bu noktada medya para kazanılan bir işletme olamaz ve toplumu yönlendirmek için kullanamaz.
Toplumlara fikirleri ile yön vermeye çalışırken çıkar elde etmeye çalışmak hiçbir ideoloji sahibine yakışmayacağı gibi, bu tür faaliyetler topluma çok büyük zarar vermişlerdir. Bu unsurların paradan ayrılması tüm dünyaya huzur ve barış getirecektir.

Zolarizm paranın sadece bireysel ve toplumsal ihtiyaçlar için tarafsız bir şekilde ve amacı doğrultusunda kullanılması gereği ilkesini savunur.

Çünkü Para sadece amacı doğrultusunda kullanıldığında tüm dünyaya barış ve huzur gelecektir.
İnsanlar birey olarak daha özgür ve mutlu olacaklardır.

4 ETİK VE İNSANİ DEĞERLER

Yaşam ve medeniyet para üzerine değil, etik, insani ve toplumsal değerler üzerine kurulmalıdır.

Parayı ve zenginliği hayatta tek bir amaç olarak kabul etmiş günümüz ideolojisi, toplumda bireylerin etik ve insani değerlerle yaşayabileceği ortamı ortadan kaldırmıştır.

İnsanların bir kısmı, hayatta kalmak için para kazanmak zorunda olduklarında ve diğer kısmı para sevgisiyle yanıp tutuştuklarında, her türlü hile, aldatmaca, kandırmaca, fırsatçılık, suistimal, görevi ve yetkiye kötüye kullanma, bencillik, ihtiras, hırçınlık, saldırganlık, yalan, iftira toplumun yeni normali halini almıştır.

Para sevgisi bütün kötülüklerin kökenidir.

Görgü kuralları, etik kurallar ve insani degerler önemsenmeden ortaya atılan hukuk, toplum düzenini ve adaleti sağlamakta yetersiz kalmıştır.
Öncelikli amacı bireyin hak ve özgürlüklerini korumak görevini üstlenmek olması gereken hukuk, mevcut sistemi bireylerden korumak üzere tasarlanmıştır.
Hukuk sistemi baştan başa yenilenmelidir. Sistemi korumak üzere değil, bireyin hak ve hürriyetini korumak üzere bir hukuk sistemi olmalıdır.

Paranın gerçek amacı doğrultusunda kullanılması hukuka olan ihtiyacı çok büyük ölçekte ortadan kaldıracaktır.

Eğitim sistemi, insani değerleri yüksek, toplumsal yaşamı bilen, diğerlerinin haklarını gözeten, empati kurabilen iyi insan yetiştirmek yerine nasıl para kazanılacağını öğreten bir sistem haline gelmiştir.

Sermayedarın daha fazla para kazanıp sömüreceği, üretim araçlarının dişlisi haline getirilmiş bireyler bir meslek edinmek için eğitim almak zorunda kalmışlar ve eğitimin temel amacı para kazanmak olmuştur.

Eğitim, bilim öğrenmek ve bir meslek edinip para kazanmak için yapılmadan önce, insani değerlerle toplum içinde yaşamayı bilen insan yetiştirmek için yeniden düzenlenmelidir.

Birincil amacı daha çok para kazanmak olan bir ideolojinin böyle bir misyonu yoktur çünkü bu faaliyetler sermayedarın karlılığını azaltır.

Para ve zenginlik, hayatta bir amaç değildir. Hayatı iyi yaşamak için bir araçtır. Para ve zenginlik üzerine değil etik ve insani değerler üzerine kurulu bir medeniyet ve küresel toplum, Zolarizmin vizyonudur.

 


5 AMAÇ İLKESİ
Para amacı çerçevesinde kullanılmalıdır.

Paranın gerçek amacı nedir?

Paranın yanlış veya kötü amaçlarla kullanılması, adil olmayan bir yoldan yaratılması ve kazanılması, adil olmayan gelir ve zenginlik dağılımına yol açtığı gibi toplumda, toplumsal huzurluğa, kavgaya, kargaşaya, toplumsal değerlerin kaybolmasına, insani değerlerin yok olmasına, bireyin mutsuzluğuna, yaşama sevincini kaybetmesine, geleceği güvenle bakamamasına, ihtiyaçlarını karşılayamamasına, yaşamın zorluğuna, sömürüye ve sonunda toplumsal çöküşe neden olmaktadır.

Para her türlü haksızlığa, adaletsizliğe ve kötülüğe araç olarak kullanılıyor. Halbuki para kötülük aracı değil,ihtiyaçlar için değişim aracıdır.

Para iş yaptırmada bir motivation aracı değildir, bir itfaiyecinin aldığı bedel asla aldığı riskin karşılığı olamaz.

Bir doktor bir hastayı ölümden kurtardığında hastanın hayatının bedeli, doktorun maaşı değildir.

Yapılan bir araştırma Amerikada kar amaci gütmeyen kuruluşlarda, bir yılda 2 milyar insan saatlik bir çalışmanın gönüllü olarak yapıldığını tespit etti. Bu insanları motive eden para değil, başkalarına iyilik etme güdülerdir. İyilik insanın özündedir.

Paranın peşinde koşmak zorunda kalmayan insanlık, çok daha fazla iyilik ve güzellik yaratacaktır.

Zolarizm paranın sadece bireysel ve toplumsal ihtiyaçlar için tarafsız bir şekilde ve amacı doğrultusunda kullanılması gereği ilkesini savunur.

Çünkü amacı doğrultusunda kullanılan para, tüm dünyaya barış ve huzur gelecektir. Toplumun yaşam kalitesi artacaktır.
İnsanlar toplumda birey olarak daha özgür ve mutlu olacaklardır.

 

 


6 TARAFSIZLIK
Para küresel olarak bütün toplumlara,şehirlere, ırklara, devletlere, milletlere eşit mesafede olmalıdır.

Dünyada birçok insan daha mutlu ve refah yaşayacağı bir yer bulmak için göç etmektedir. Doğduğu toprakları terk etmesinin en önemli sebebi, para kazanabileceği, savaşların olmadığı güvenli bir yerde bir iş ve hayat aramasıdır.

Tarafsiz para sistemi, medeniyetler savaşını ortadan kaldıracaktır. Çünkü para ile birleşen devletler birbirleriyle savaşmazlar.


7 BİREY ODAKLILIK
Mutlu ve huzurlu bir toplum ancak ve ancak mutlu ve huzurlu bireylerle kurulabilir.
Zolarizm birey odaklıdır. İnsanı birey olarak düşünür çünkü insan dünyaya birey olarak gelir ve toplum içinde refah yaşamak yaşamak en doğal hakkıdır.
Zolarizm, bireyin toplum içinde insani değerlerde yaşamasını sağlayacak evrensel temel gelir, minimum mülkiyet hakkı, eğitim, sağlık ve sosyal yaşam hakkı gibi bircok sosyal politikaları içerir.
Bireyin insani standartlarda yaşayabilmesini sağlamak için insanların minimum satın alma gücü olmalıdır. Teknolojideki gelişmeler ve üretim sistemlerinde insan gücüne olan ihtiyacın azalması bireylerin küresel olarak bunu sağlamalarını imkansız hale getirecektir. Devletlerin, karlı bir ekonomik sistemde, bir taraftan vergi toplayıp borcunu ödemesi, diğer taraftan vatandaşlarına evrensel temel gelir verebilmesi mümkün değildir.
Çok yakın bir gelecekte fakirlik sebebiyle ortaya çıkacak kaoslar tüm devletlerin en büyük beka problemi olacaktır.


Bireyin ihtiyaçlarını huzur ve refahını düşünmeden, toplumsal huzur ve refahın oluşmasını ve toplumsal dayanışma beklemek rasyonel değildir.


Zolarizm ilkeleri ve ekonomik prensipleri, bireylerin ekonomik özgürlüklerini en üst seviyede tutar.


BİREYSEL HAK VE ÖZGÜRLÜKLER
Siyasî olarak örgütlenmiş olan bir toplumda, bireylere ekonomik anlamda en büyük müdahale siyasi iradeden gelir.

Bireyin ekonomik özgürlüğünün oluşabilmesi için, başta para ve vergi sistemi olmak üzere, siyasi iradelerin para politikaların ve birçok ekonomik temel prensibin değişmesi, bireyin ekonomik özgürlüğünü sağlayacaktır.

Öte yandan, serbest piyasa ekonomisi ile, kritik üretim araçlarının küresel olarak tekelleşmesi, bankaların sınırsız yetkileri de bireyin ekonomik özgürlüğünün istismarına yol açmaktadır.

Günümüzde dünyadaki tüm bireyler, yaşamlarını medeni bir yoldan sürdürebilmek için küresel şirketlere ve küresel bankacılık sistemine bağımlıdırlar.

Bir yandan siyasi iradelerin, diğer taraftan sermayedarın sınırsız özgürlükleri, bireyin ekonomik özgürlüklerini ihlal etmektedir.

Bir bireyin ahlaki olarak özgür olabilmesi icin ekonomik özgürlüğe sahip olabilmesi gerekir.

Bireyin hem hayatını sürdürmesi, hem de hayattaki amaçlarını gerçekleştirebilmeleri bakımından ekonomik özgürlük modern medeniyet anlayışında can alıcı önemdedir.


Zolarizm temel hak ve hürriyetleri korur. Başkaları tarafından çıkar elde etmek için bireylerin kullanılmasına ve çalıştırılmasına, para ile ve para için sömürülmesine engel olur. Bunlar toplumsal para sözleşmesinde net bir şekilde belirtilmiştir ve para, bu sözleşme çerçevesinde kullanılacaktır.


Zolarizm bireysel refahın artmasını sağlar. Böylelikle insanların yaşam kalitesi ve toplumun medeniyet kalitesi artarken, mevcut ve olası birçok toplumsal sorun ortadan kalkar.


Paranın peşinde koşmak zorunda kalmayan bireyin, kişisel gelişime ayıracak zamanı olur ve mutlaka topluma faydalı olacak kendine uygun bir yöntemi bulur.


Gerek bireylerin gerekse toplumun tüm sorunları paranın halktan esirgenmesinden kaynaklanmaktadır ve bu kıtlık, yanlış ilkeler yardımıyla, paranın sadece bir grupta toplanmasına sebep olmuştur.
Zolarizm parayı bireylere adil bir şekilde dağıtır, böylelikle toplumda adil gelir ve zenginlik dağılımı sağlanır.




8 SAVAŞSIZ VE SİLAHSIZ BİR DÜNYA DÜZENİ


“Öldürmek yasaktır; bu nedenle, çok sayıda ve borazan sesiyle öldürmedikçe tüm katiller cezalandırılır.”
―Voltaire

“Dünyada siyasetçi ve liderlerle para birbirinden ayrılmadıkça, savaşlar ve toplumsal huzursuzluklar yeryüzünde eksik olmayacaktır.


Modern medeniyette silahın ve savaşın yeri olamaz. Tüm dünyadaki hükûmetlerin “savaş kararı alma” ve “para ile hükmetme” yetkisi ellerinden alınmalıdır.Bunu, ancak aklı ve vicdanı hür insanlar isteyebilir.



Dünyada savaşların bitmesi zolarizmin en önemli misyonudur.Zolarizmde askerlik bir meslek olarak kabul edilmez ve para ile ücretlendirilmez. Silah üretimi için yatırım yapılmaz. Doğal kaynaklar kullanılmaz.Yüksek medeniyet anlayışında para, savaş ve silah satın alamaz.


Dünyadaki huzursuzlukların başlıca sebebi budur.

Silah satışından para kazanmak, yüksek teknolojili silah sistemleri “ar-ge”leri yapmak insani bir aklın ürünü olamaz.



21. yüzyıla kadar insanlık, medeniyetin vazgeçilemez en önemli iki unsuru olan enerji ve para sistemini akılcı ve adil bir yoldan kurmayı ve kullanmayı beceremedi. Günümüzde savaşlar bu iki unsura sahip olmak ve toplumları kontrol etmek için yapılmaktadır. Savaş ve silaha küresel olarak para harcanmaması, doğal kaynakların, insan gücünün, buluş ve icatların toplum yararına daha etkin kullanılmasını sağlayacak, doğanın katledilmesini önleyecektir.



9 KÜRESEL BİRLEŞME VE DAYANIŞMA
Çıkar odaklı ve rekabete dayalı bir ekonomik sistem yerine, toplumsal dayanışma ve toplumsal fayda ilkesi ile küresel bir toplum yaratmak zolarizm vizyonudur.


Paranın birleştiricilik rolü küresel olarak etkili olmalıdır. Zolarizm, tarafsızlık ilkesi gereği, paranın küresel olarak bütün toplumlara, şehirlere, ırklara, devletlere, milletlere eşit mesafede olması ilkesini savunur.

Bu sayede toplumlar arası rekabet anlaşmazlık ve paylaşım sorunları ortadan kalkar. Siyasi istikrarsızlıklar ve siyasi sorunlar ve kavgalar biter.

Küresel para sistemi en başta dünya barışını getirir. Tüm insanlığı dünya vatandaşı olarak birleştirir ve bütünleştirir. Küresel barış, refah, huzur ve istikrarı sağlar. Tüm insanlara dünya çapında yaşama özgürlüğü fırsatı tanır. Küresel boyuttaki sorunlar için gereken küresel dayanışmayı sağlar.

Küresel ölçekli sorunların çözümü için, insanlığın küresel olarak dayanışmaya ihtiyacı bulunmaktadır.
Zolarizmin önemli misyonlarından biri de devletler, devletler üstü kurumlar ve siyasi idareler tarafından çözülemeyen birçok küresel ve toplumsal sorunların çözümüne farklı yaklaşımlar getirmektir.

Küresel nüfus artışı, şehirleşme, savaşların önlenmesi, bireysel suçların ve fakirliğin önlenmesi, açlık, kıtlık, doğal kaynakların azalması, iklim değişikliği, insan kaynaklı çevresel bozulmalar, tarım alanlarının ve ormanların azalması gibi küresel, çevresel ve toplumsal sorunlara çözümler getirir.

Küresel para sistemi ile bireysel özgürlükler küresel boyuta yükselir. Devletler arası rekabet, savaşlar ve devlet olma maliyetleri ortadan kalkar. Bu bireysel refahın artması demektir.

Mevcut tek dünya devleti kurma ideolojisi insanlık için çok büyük bir tehdittir.
İnsanın kimliksizleştirilmesi, cinsiyetsizleştirilmesi, yapay et, beyin kontrolü, yapay zekanın insanlık aleyhine kullanılması, insanı köleleştirmek gibi ajandalarla insanlık soyunun dünyada sürmesi tehdit altındadır. Bu ideoloji ile mücadele için küresel işbirliği ve dayanışmaya ihtiyaç vardır.
Bu dayanışma sadece küresel bir para ile birleşerek sağlanabilir.



BRİCKS BİR ÇÖZÜM DEĞİLDİR



BRİCKS üyesi olmayan ülkelerde de iyi insanlar ve haksızlığa, adaletsizliğe karşı çıkmak isteyen ve çözüm arayan insanlar vardır. Yol arayışını eski bir metod ve para miktarını sınırlayan altına dayalı para sistemi ve bu sistemi destekleyen bir silahlı kuvvetler yerine, yeni bir ideoloji ile aramak, Bricksi desteklemeyen ülkelerdeki insanlara da bir seçenek olacaktır.

Böylelikle bu ülkelerdeki insanlar da hükümetlerinden adil bir para sistemini talep edebilirler çünkü onlar da arayış içerisindedir.


Tüm insanlık fiat para birimi yerine bir adil bir para birimi arıyor. Barış için ortaya atılan bir ideolojiyi herkesin kabul edebileceği öngörülmektedir ve herkesin bir seçim hakkı olmalıdır.

Böylece yeni dünya düzeni savaşla değil barışla kurulabilir.


Şayet çok yakında, tahmin edildiği gibi küresel bir kaos olursa, insanlığın küresel dayanışmayı sağlayabilmesi için, kaostan sonra da adil bir para sistemine ihtiyacı olacaktır. Çünkü küresel dayanışma olmadan medeni bir yaşam sürmek, kaostan sonra asla mümkün olmayacaktır.

Medeniyetlerin 6000 yılda bir döngü yaptığı tahmin edilmektedir. Bu döngüyü barışla atlatmak insanlığın elindedir.

 

 

 


10 DOĞANIN ÖNCELİĞİ PRENSİBİ


“Yerlere çöp atmanın, etrafı kirletmenin ayıp sayıldığı bir medeniyet anlayışında, insanlığın her yıl 2,1 milyar ton insan yapımı kütleyi çöp olarak denizlere, havaya ve toprağa atabilmesi günümüzde ayıp değildir.”

“Gezegenimize yönelik en büyük tehdit, onu başka birinin kurtaracağına olan inançtır”
―Robert Swan


“Ekonominin başta gelen bir prensibi alacaklıya borcun ödenmesidir.
İnsanlık doğadan aldığını geri vermedi. Doğaya borçluyuz. Yakında alacaklı, borçluya, borcunun bedelini ödetecek. İnsanlık, para ile ve para için doğaya yaptığı adaletsizliklerle kendi sonunu kendisi getirecek. Hiç kimse, her şey bittikten sonra, uyarılmadık demesin.”

Ekonominin kıtlık prensibi üzerine kurulup, doğal kaynakların sınırsızmış gibi bol bol kullanılmasını rasyonel bir yoldan anlamak mümkün değildir.

Bir grup bilim insanı, olası bir küresel medeniyet çöküşüyle birlikte etkileyici bir gıda üretimi kaybına giden yolda olduğumuza inanıyor.

Şirketler ve hükûmetler bedeli ne olursa olsun sürekli ekonomik büyümeyi sürdürmeye devam ederse, endüstriyel uygarlığın kesinlikle çökeceğini iddia ettiler. Gelecek yıllar için 12 olası senaryo öngördüler ve bunların çoğu, doğal kaynakların çok kıt hâle geleceği ve daha fazla ekonomik büyümenin imkânsız hâle geleceği ve özel refahın dibe vuracağı, yani bireylerin fakir olacağı bir yer öngördü. ALINTIDIR

Bunun sonucunda da küresel nüfusun azalması büyük bir olasılıktır. Çünkü, gıda gibi en temel insan ihtiyacını karşılayamayınca toplumlar, kendini oluşturan bireylerin yaşamını sürdüremezler. Gıda ve su ihtiyacını karşılayan ve karşılayamayan toplumlar ya da bireyler arası çatışmanın olma ihtimali çok büyüktür.

Araştırmacılara göre nüfusun azalması medeniyetin çöküşü için başlı başına yeterli bir sebeptir.

Devletlerin zengin olma hayali ile başlayan ve dünyayı kuşatan kapitalizm, baştan sona yanlış bir ideolojidir ve 250 yılda devletleri ve insanları birbirine düşürüp, borçlu ve batacak hale getirdiği gibi, doğanın katledilmesine sebep olmuş ve küresel bir kaosa sebep olmak üzeredir.

Devletler birbirleri ile rekabet içinde iken ve kendilerini kurtarmanın yollarını ararken doğayı düşünmeye ve küresel ölçekli sorunları çözmeye imkan bulunmamaktadır.

Dünyada doğa için yapılacak en kökten çözüm, küresel olarak devletlerin ekonomik anlayışının değişmesidir. Devletler kâr etmek zorunda olan birer işletmeler değildir. Devletlerin ekonomilerini bir işletme mantığı ile çevirmek zorunda kalmaları ve bunun için daha çok tüketmek ve daha çok yatırım yapmak zorunda olmaları kapitalizmin diretmesidir ve doğanın en büyük düşmanı, çevreyi en fazla kirleten, doğal kaynakları en fazla tüketen bu kapitalist ideolojidir.

İnsanlık ve devletler, uluslarını ve dünyayı kurtarmak istiyorsa, kendilerini öncelikle bu ideolojiden kurtarmalıdır.

Doğayı kurtarmanın tek yolu, sahipsiz bir para sistemi ve sınırsız ve sahipsiz bir sermaye ile doğaya küresel olarak yatırım yapmaktır.

Zenginlik hayali, insanlığın ve devletlerin başına bela olmuştur. İnsanlık kendi sonunu getirmemek için yalnızca yaşam tarzını değil, doğanın ölümüne sebep olan para ve ekonomi anlayışını da değiştirmelidir. Zenginlik hayali ve tüketime dayalı ekonomi, doğayı, dünyayı ve insanlığı tüketmiştir.

İnsanlar ve devletler, doğaya en fazla zararı, para kazanma çabaları sonucunda vermektedir.
İnsanların hayattaki faaliyetlerinin büyük çoğunluğu para için yapılmaktadır .

Para kazanmadan yaşanamayacak bir hayat, insanligin yeni hayat tarzı olmuştur.
Para kazanılırken, doğa kaybedilmektedir.

Tarım ekonomisi, sanayi ekonomisi, bilgi, teknoloji ve internet ekonomisinden sonra insanlık için artık doğa ekonomisine geçme zamanı gelmiştir.
Doğaya yatırım kârsızdır ya da yatırımlar çok uzun sürede geri alınabilir. Kârsız yatırımlar ancak kârsız bir ekonomik anlayışla uyum içerisinde işleyebilir.

Ekonominin en temel prensibi, borcun alacaklıya geri ödenmesidir. Doğadan alınan doğaya geri verilmelidir.

Üçüncü milenyumda, insanlığın doğa ekonomisine başlayabilmesi için acilen ekonomik sistemin ve anlayışın değişmesi gerekmektedir.

Küresel ölçekli yatırımlar yapabilmek için çok büyük bir sermaye gücüne ve çok büyük bir organizasyonun yapılabilmesi için para sisteminin ve sermayenin sahibinin olmaması ve ekonominin küresel olarak işlemesi gerekmektedir.

Daha birçok ekonomik prensibin ve para anlayışının, öncelikle doğa düşünülerek ortaya konulması ve uygulanması bir zorunluluktur. Aksi takdirde birkaç on yıl içinde doğa, küresel boyutta, insan da dâhil olmak üzere birçok canlı için yaşanamaz hale gelecektir.

Özetle insanlığın acilen doğa ekonomisine geçmesi için paraya bakış açısını değiştirmesi gerekmektedir.

İnsanlık yaşamak için doğaya muhtaçtır. Doğa, gelecek nesillerden alınmış bir emanettir. Emanete ihanet edilmemelidir. Bu emanet iyi korunmazsa, gelecek nesiller, bu çağın insanlarına lanet edeceklerdir.

Paranın gizli birleştiricilik rolü ile insanlık birleşmeli ve oluşan küresel gücün yarattığı sinerji ile doğa eski haline getirilmelidir.

Bunun için küresel olarak tek bir para sistemi kullanılmalı, doğa için gerekli yatırımların yapılabilmesi için sınırsız sermayeli “Küresel Doğa Sinerji Şirketi” acilen kurulmalıdır.

Böylelikle para için doğadan alınanlar, para ile doğaya geri verilmelidir.


11 SINIRSIZ PARA SİSTEMİ

Zolarizmde para sisteminin en önemli özelliklerinden biri de para sisteminin sınırsız olmasıdır. Hiçbir toplum modern medeniyette sınırlı miktardaki para ile kalkınamaz. Altına dayalı para sisteminin birçok olumsuz yönü olmakla birlikte en önemli tarafı sınırlı olması ve toplum yönetimlerinin bir anlamda sahte para basarak topluma hala altına dayalı para kullandıklarını iddia etmeleridir.

 

bottom of page